Duyulmasını istediğimiz bir sevgi mesajı iletmek istiyorsak, bunun gönderilmesinden başka çare yoktur. Bir lambanın yanmaya devam etmesini istiyorsak, ona sürekli gaz doldurmalıyız. (Teresa Ana)
Paylaş
KİTAP
MÜZİK
ATÖLYE
Aşk Kırıntılarından Doğar ve Çoğalırdı Sevgi
Göktürkmen
5,0 / 10 kişi ·12 beğenme · 16 yorum · 3504 okunma
Aşk Kırıntılarından Doğar ve Çoğalırdı SevgiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kısaca, iyiliğin özü"iyi" olmaktandı ve bundan dolayı, az-çok erdemli olmanın iyiliği en fazlasıyla; aşk denilen... Sadece kendine rakip bir aşkın eşit ve fakat; birbirine asla denk olamayan zıtlıklarından üretip, çoğaltmak çabasıydı yine sevgi. Monografiydi, diyalogları olmayan. Ki, karşılık bulmamış zerre-i miskâl bir sevdayı. Çok ama çook haliyle de sevgiyi, zor bir ömre sığdıracak kadar, ölümlü halinle hayata yayabilmekti... Sevgi buydu, yaklaşık böyle anlatılabilirdi. Şiir diliyle yazarsak: Aşktan ilkeli olmak anlamında sapkın bir erdemlilik halindeliğin azmiydi. Aşk, tutkuya takıntılı bir tuhaflık iken. Sevgi, ona mağlup olmama yoluna kaçmaydı… Akli ve aşka vefayla göreceli erdemli olmasıyla süreceliydi. Kavuşulamamışlık yalnızlıklarının tek başınalıklar hüznüne dahil, hastalıklı dönemler sıracalılığıydı… Ne yapsak teorikti aşk... Ve kurgusallığı, aşka karşı erdemli sevgi tümelinde edilgen bir eylemlilikti... Çaresiz, iç analiz masumu bezgin bir sesle muhayyel. Kendine tekrar söylemlerdeki tahayyül eylemlere kurguydu... Ve absürdlüğü karşısında; anlamsız zamanların "yok"a ayarlı saat zembereği gibi, vakti gelince istihfama çalardı. Sokakları hep "mümkünü yok"a çıkardı. Çalardı işte öyle alaylı.. ömrünü.. duygularını. Emek verdiğin sevgini, inandıklarını... Ama yapacak çok şey de yoktu... Aşktı en fazla.. o kadardı, hep zarardı... Aşk yerleşik bilinendi ya hani?!… Ama arandığında ulaşılamazdı.. belki bu nedenlerden, aslında hep kendini arayan bir göçer olabilirdi. Aşktı ya hani kısaca, ondandı. Şıpsev(il)meyi bu denli abartması. Çaresizliklerle idame edilişleri de yerine, başkalar koyma bahtsızı bir sonralıklar izafesi kalıcılığında, alacakara vefasızlıklara uzardı. Bölümlü, ayrımcı, kendine haindi aşk.. ve bütüne tamamlardı, inadına sevgi… Aşkın anlamlı sarkacında, ’nevi’ler ve ’tevi’ler arası salınımlaydı… Yani en azından şu çok kesindi, aşk olmaması ihtimalleri tümden denenmiş.. sevgi olabilme şartları da sonuna değin zorlanmıştı. Öyle ki, çokta ısrarcı olunuyordu… Biliyordum diyeceğim, kesinlikle pek ukâlaca bulacaksın.. ve görüyorsun işte.. sanırım haklı çıkmış oluyorum. Üzerinden artık çok uzun.. sen yoksunluklarıyla dolu, unutmaya yüz tutulmuş zamanlar geçti.. Birden, eskimiş bir tekrariliğin karşılaşılmışlığı tesadüfünde; ilk sözün, “unutun mu beni?” oldu. Yok, unutmadım; ve almadım ahını. Aşk kazanan değildi, sevgiydi işte ! Dedim ya, sevgi tutkudan ölçülü haliyle çapkın.. aşktan da yolunu ayırmak eylemiyle aşırı kararlı sapkındı. Evrimini tamamlamış, en insani hale teşne.. erdem anlamlı amaca bir payanda; tükenmez.. serüvenci emin oluşların kararlı yürüyüşüydü, çok sevmek. Çok gerçek, çok sadık ve çok saygılı olmanın bitirilemeyen umuduyla, aptal sevilerin karşı devrimine dair asil bir direnişti, say ki ilk aşk... Ahmet Kutlu Ayyüce 15.02.2015 Fotoğraf: Ahmet Kutlu Ayyüce. |
Şiiri Değerlendirin
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aşk Kırıntılarından Doğar ve Çoğalırdı Sevgi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Aşk Kırıntılarından Doğar ve Çoğalırdı Sevgi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
GöktürkmenŞerefsiz demeyelim, amacını aşıyor olur.
Şöyle ki; yani aşk ve sevgi,insan bağlamında dinsel ahlak ve toplumsal ahlak farkı ve çelişkisindeki durum ve konumlanmadaki gibidir.
Çok teşekkürler, esenlikle...
Şöyle ki; yani aşk ve sevgi,insan bağlamında dinsel ahlak ve toplumsal ahlak farkı ve çelişkisindeki durum ve konumlanmadaki gibidir.
Çok teşekkürler, esenlikle...
Cevap Yaz
Yüreğine ve kalemine sesine sağlık. Mest oldum...
Bu yoruma 2 cevap yazılmış.
Yaşlandıkça daha çok hatırlar oluyoruz.
Güzel ve zararsız sayıklamalardır.
Teşekkür ederim, çok saygıyla...
Güzel ve zararsız sayıklamalardır.
Teşekkür ederim, çok saygıyla...
Her zaman olduğu gibi, eser güzeldi .
Gönlüne, ömrüne sağlık.
Kutluyorum beğeniyle tüm yürekten...
............................. Saygı ve Selamlar...
Gönlüne, ömrüne sağlık.
Kutluyorum beğeniyle tüm yürekten...
............................. Saygı ve Selamlar...
serdar san
10 Mart 2015 Salı 21:50:10
Aşk, tutkuya takıntılı sapma.
Sevgi ona mağlup olmama yoluna
kaçmaydı işte…
Aşktan, akliliğiyle göreli..
erdemliliğiyle de süreliydi...
Akşam yalnızlıklarının.
Bir başınalıklar hüznüne dahil,
hastalıklı bir döneminin
-sıracalı-lığıydı… ......................................tebrikler efendim
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Sevgi ona mağlup olmama yoluna
kaçmaydı işte…
Aşktan, akliliğiyle göreli..
erdemliliğiyle de süreliydi...
Akşam yalnızlıklarının.
Bir başınalıklar hüznüne dahil,
hastalıklı bir döneminin
-sıracalı-lığıydı… ......................................tebrikler efendim
Çok teşekürler değerli Serdar SAN beyefendi, esenlikler dilerim...
Göktürkmen
6 Mart 2015 Cuma 11:17:52
Göktürkmen
Mesaj gönder | Favori üye listeme ekle | Engelle 04.03.2015 15:26:19
Bir de özür.. kendime de azar; ki aynı kökenli bir etmiolojisi var...
***
A be Birtengri'nin Kutlu Ayyüce'si, metni okuyacağım diye, Erat'ı Fırat okuyorsun.
Saygılar değerli Cenap Erat bey, kusurumuza bakmayın, sürç-ü nazardır...
***
Göktürkmen
Mesaj gönder | Favori üye listeme ekle | Engelle 04.03.2015 15:22:42
"Kimi zaman metin manlumcana mahsundur..."
Pardon kekemeliğim için...
Doğrusu mu: Kimi zaman metin, masum ve mazlumcana mahsundur
Göktürkmen
Mesaj gönder | Favori üye listeme ekle | Engelle 04.03.2015 15:19:58
Burda diyalektik susar...
İşlenmiş, zirveyi zorlar eset sözler; diyalektiğin(eğer hakikaten oysa) kendini cillanmış sırlı bir ayna yansısına evirmesini gerektirir.
Hep hareketli döngüseldir. Bu kadar estetik için katlanacak...
"Çok teşekür ederim Fırat bey, emeğinize sağlık; çok beğenerek okuduğum bir estetik bakış metni oldu.
Kimi zaman metin manlumcana mahsundur..."
Her şey burada var bakın ?...
Bu sizin ilk yazdığınız(o beğendiğim) metine benim verdiğim üç cevap...
Sonrası sizin (hiç gereği yok iken) beni aklınız sıra aşağılamaya ölçmeye-tartmaya kalkmanız, İzzet Altınmeşe filan muhabbetine başlamanız...
Göktürkmen tarafından 3/7/2015 3:29:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mesaj gönder | Favori üye listeme ekle | Engelle 04.03.2015 15:26:19
Bir de özür.. kendime de azar; ki aynı kökenli bir etmiolojisi var...
***
A be Birtengri'nin Kutlu Ayyüce'si, metni okuyacağım diye, Erat'ı Fırat okuyorsun.
Saygılar değerli Cenap Erat bey, kusurumuza bakmayın, sürç-ü nazardır...
***
Göktürkmen
Mesaj gönder | Favori üye listeme ekle | Engelle 04.03.2015 15:22:42
"Kimi zaman metin manlumcana mahsundur..."
Pardon kekemeliğim için...
Doğrusu mu: Kimi zaman metin, masum ve mazlumcana mahsundur
Göktürkmen
Mesaj gönder | Favori üye listeme ekle | Engelle 04.03.2015 15:19:58
Burda diyalektik susar...
İşlenmiş, zirveyi zorlar eset sözler; diyalektiğin(eğer hakikaten oysa) kendini cillanmış sırlı bir ayna yansısına evirmesini gerektirir.
Hep hareketli döngüseldir. Bu kadar estetik için katlanacak...
"Çok teşekür ederim Fırat bey, emeğinize sağlık; çok beğenerek okuduğum bir estetik bakış metni oldu.
Kimi zaman metin manlumcana mahsundur..."
Her şey burada var bakın ?...
Bu sizin ilk yazdığınız(o beğendiğim) metine benim verdiğim üç cevap...
Sonrası sizin (hiç gereği yok iken) beni aklınız sıra aşağılamaya ölçmeye-tartmaya kalkmanız, İzzet Altınmeşe filan muhabbetine başlamanız...
Göktürkmen tarafından 3/7/2015 3:29:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Cenap Erat
4 Mart 2015 Çarşamba 20:52:39
Sözünüz olmadığı için sadece yazıyorsunuz
karmaşadan medet umulur mu hiç
Ve ki
AŞK SAYGISIZ SEVMEKTİR diyorsunuz
Diyelim ki aşkın tanımını bilmiyorsunuz..olabilir tabi
Fakat saygısız kelimesinin anlamını bilmemeniz şaşırtıcı
Ve nasıl olur da böyle bir mısra kurdunuz
Yazık ki anlamlara anlamsız bakışları çoğaltılar
ve ne yazık ki insanı insandan çaldılar haberleri yok
Ve elimizde kanıt var her şey mubah anlayışı alanını genişletti psikiyatrinin...
Bu yoruma 3 cevap yazılmış.
karmaşadan medet umulur mu hiç
Ve ki
AŞK SAYGISIZ SEVMEKTİR diyorsunuz
Diyelim ki aşkın tanımını bilmiyorsunuz..olabilir tabi
Fakat saygısız kelimesinin anlamını bilmemeniz şaşırtıcı
Ve nasıl olur da böyle bir mısra kurdunuz
Yazık ki anlamlara anlamsız bakışları çoğaltılar
ve ne yazık ki insanı insandan çaldılar haberleri yok
Ve elimizde kanıt var her şey mubah anlayışı alanını genişletti psikiyatrinin...
Senin psikolojik sorunların olduğunu düşündüm.
Bu birinci sorunun cevabıdır.
İki.. Erat'a "Fırat" derken gerçekten doğru söylüyordum.
O zaman sağlıklı bir kalem erbabı gibi görünüyorsunuz, özür dileme yoluna dahi gittim, yazışmaları incelerseniz görürsünüz.
Erkek adam senin gibi de konuşmaz, ben bir tepkisel etkiyle, böyle konuştum; iş o dereke vardığı vakite kadar da sabrettim ve acaba bu bir şeyler diyor da ben mi anlamıyorum, ciddiye alma tercihi vardı.
Bana "erkek"lik filan muhabbeti yapma; geldin, etmedik aşağılama,atıf ve tasvir, istihzai söz bırakmadın.
Şimdi de tercihini zeytinyağlıktan yana kullanıyorsun.
Bildiklerini dökülürsen ve döküldüklerinde mantıklı ise cevap vereceğim.
Aksi halde senin bana yönelik saçmalıklarını okumak zorunda olmadığımı yönetime bildirip, gerekli tedbirleri de alacağım.
Sen mi, efendisin?
Hayret ! Efendi- köle müstemlek zihniyeli "efendilik" herhalde?!?...
Bu birinci sorunun cevabıdır.
İki.. Erat'a "Fırat" derken gerçekten doğru söylüyordum.
O zaman sağlıklı bir kalem erbabı gibi görünüyorsunuz, özür dileme yoluna dahi gittim, yazışmaları incelerseniz görürsünüz.
Erkek adam senin gibi de konuşmaz, ben bir tepkisel etkiyle, böyle konuştum; iş o dereke vardığı vakite kadar da sabrettim ve acaba bu bir şeyler diyor da ben mi anlamıyorum, ciddiye alma tercihi vardı.
Bana "erkek"lik filan muhabbeti yapma; geldin, etmedik aşağılama,atıf ve tasvir, istihzai söz bırakmadın.
Şimdi de tercihini zeytinyağlıktan yana kullanıyorsun.
Bildiklerini dökülürsen ve döküldüklerinde mantıklı ise cevap vereceğim.
Aksi halde senin bana yönelik saçmalıklarını okumak zorunda olmadığımı yönetime bildirip, gerekli tedbirleri de alacağım.
Sen mi, efendisin?
Hayret ! Efendi- köle müstemlek zihniyeli "efendilik" herhalde?!?...
Cenap Erat
6 Mart 2015 Cuma 10:45:36
Bir.niye bu kadar geç kaldın hergün sitede olmana rağmen
İki benim size yazdığım ilk yorum hakaret içermiyordu ama siz erata fırat dediniz
Üç.erkek adam senin gibi konuşmaz
niye paniklediğinizi niye kızdığınızı anlayamadım
Dört.efendilik takınman yarınları güzelleştirir ve demiştim ya hangi söylem kime kaç var bilirim.
İki benim size yazdığım ilk yorum hakaret içermiyordu ama siz erata fırat dediniz
Üç.erkek adam senin gibi konuşmaz
niye paniklediğinizi niye kızdığınızı anlayamadım
Dört.efendilik takınman yarınları güzelleştirir ve demiştim ya hangi söylem kime kaç var bilirim.
Bakın bu kısımda size çok temiz bilgi sopası atarım..
Ben, bilgi ve sopayı yanyana kullanmayı sevmiyorum ama kaşınanı, durup dururken gelip bir ton terbiyesizlik ve saygısızlık edeni de, had-hudur bilir çizgiye çekerim.
Bana düşünsel dizge anlatanın zerre kadar düşünme kurallarına uymayan; ondan bi haber ağlak ve jiletçi arabesque saçmalıklar yazmasına da artık saygı gösteremem.
Sonra, bana etimoloji dersi verenin, semantik gerekçesini de oraya bir zahmet yazması gerekir.
O kadar saygı sözcüğü üstüne tanım,kavram,anlamı filan dieyerek kalem oynatıyorsunuz da.. ek-kök, başkalaşım genişleme veya daralmasını falan filan, her işte neyse..
Bunları niye ve niçiniyle yazmıyorsunuz?
Oradan da , bunu yaptığınızda ki, zaten o sizin derin(!) edebi duygusal estetik aşkınıza ve kavramınıza gelebiliriz.
Sado-mazoşizminizi, aşk diye bana yutturmazsınız.
Hiç kıvırmadan ve başka yönlere de sapmadan SAYGI sözcüğünü bana anlaacaksınt, dilbilimsel, anlambilimsel veri ve değerlerle ama...
Aksi halde sayfanzıa gelip, durup duruken bana reva görüp te yaptığınız onca istihza ve aşağılamayı, psikolojik sorun filan dinlemeyip ben de size yapacağım.
Nedir bu terbiyesizlik ve saygısızlık anlamadım, ben bunu hakedecek ne yaptım sana be adam?
Ben, bilgi ve sopayı yanyana kullanmayı sevmiyorum ama kaşınanı, durup dururken gelip bir ton terbiyesizlik ve saygısızlık edeni de, had-hudur bilir çizgiye çekerim.
Bana düşünsel dizge anlatanın zerre kadar düşünme kurallarına uymayan; ondan bi haber ağlak ve jiletçi arabesque saçmalıklar yazmasına da artık saygı gösteremem.
Sonra, bana etimoloji dersi verenin, semantik gerekçesini de oraya bir zahmet yazması gerekir.
O kadar saygı sözcüğü üstüne tanım,kavram,anlamı filan dieyerek kalem oynatıyorsunuz da.. ek-kök, başkalaşım genişleme veya daralmasını falan filan, her işte neyse..
Bunları niye ve niçiniyle yazmıyorsunuz?
Oradan da , bunu yaptığınızda ki, zaten o sizin derin(!) edebi duygusal estetik aşkınıza ve kavramınıza gelebiliriz.
Sado-mazoşizminizi, aşk diye bana yutturmazsınız.
Hiç kıvırmadan ve başka yönlere de sapmadan SAYGI sözcüğünü bana anlaacaksınt, dilbilimsel, anlambilimsel veri ve değerlerle ama...
Aksi halde sayfanzıa gelip, durup duruken bana reva görüp te yaptığınız onca istihza ve aşağılamayı, psikolojik sorun filan dinlemeyip ben de size yapacağım.
Nedir bu terbiyesizlik ve saygısızlık anlamadım, ben bunu hakedecek ne yaptım sana be adam?
Cenap Erat
4 Mart 2015 Çarşamba 20:25:45
Yemin ediyorum yorumuma yazdığınız cevabın sadece bir kaç satırını okudum sonrasını okumaya gerek bile duymadım.
Ben yaşamım boyunca ne Oğuz Aral ne de daha da bilge kişileri ölçü almadım.İşte sizin probleminiz de bu taşıma bilgi...
Neyse
ben bu yaşamı sıfırdan sona bir kaç defa eritip süzdüm.
Yani
var olan bilgi bütününü kavrayıp aklın seçici özelliğini kullanarak insanın iç dünyasına daha bir uygunluk içeren bilgileri belirledikten sonra anlatmaya ve yazmaya başladım.
Neyse
iki özlü söz aktarayım size
Bir şeyin yarısı doğruysa tamamı yanlıştır.İsmet Özel
Ne zaman ki anlatacağını sanarak konuştu insan işte o zaman bozulmaya başladı dünya.Cenap Erat.
Bu yoruma 2 cevap yazılmış.
Ben yaşamım boyunca ne Oğuz Aral ne de daha da bilge kişileri ölçü almadım.İşte sizin probleminiz de bu taşıma bilgi...
Neyse
ben bu yaşamı sıfırdan sona bir kaç defa eritip süzdüm.
Yani
var olan bilgi bütününü kavrayıp aklın seçici özelliğini kullanarak insanın iç dünyasına daha bir uygunluk içeren bilgileri belirledikten sonra anlatmaya ve yazmaya başladım.
Neyse
iki özlü söz aktarayım size
Bir şeyin yarısı doğruysa tamamı yanlıştır.İsmet Özel
Ne zaman ki anlatacağını sanarak konuştu insan işte o zaman bozulmaya başladı dünya.Cenap Erat.
Cenap Erat
6 Mart 2015 Cuma 10:53:07
beğenmeyebilirsiniz
ben anlayışımla geldim siz terbiyesizliği öne aldınız ve sizin anlayışınız genişletmedi mi alanını psikiyatrinin
bence değil derdiniz sizcedir ve akıllı ol istersen tabi
ben anlayışımla geldim siz terbiyesizliği öne aldınız ve sizin anlayışınız genişletmedi mi alanını psikiyatrinin
bence değil derdiniz sizcedir ve akıllı ol istersen tabi
Zaten beni okusanız da anlamazsınız, yukarıda İsmet Özel denen rüzgarülü yobazdan yazdığınız bir alıntı postülattan belli oluyor, anlayamayacağınız.
Yarısı yanlışsa, kesin yanlış mı, tümü yanlış mı neydi.. onu diyorum.
Yarısı doğru olur o vakit yarısı yanlışın, iki yarı bir tam olmuyorsa yarımdır. yarıma tam muamelesi yapmak matemetik cahili İsmet Özel'e yakışır, bir de ODTÜ'de mühendislik okumuş. Yuh !...
Mantıksal olarak, bir tespitin hipotez ve postüla olması için temel feslefi kurallara uyması gerek..
Ne aritmetiksel, ne de matematiksel olarak doğru değildir.
Yarı varsa.. ister kült, ister zerre olarak aldığınız ölçünün bir barem fazlası olacak birinden diğeri..
Çoğulsal ve müspetsel karşılaştırabilirsiniz..
Şimdi ben denklemsel olarak yazsam ona da bir sürü ağız nameleri yapacaksınız.
Şiirin bile matematiksel dizilimi var...
Kısa yoldan yazayım, bir şey iki şey olmaz; iki şey bir şey olabilir..
Bir de eşit olan denk olur ama, denk olan eşit değildir.
Örneğin süper mürteci İsmet Özel eşitlik ve denklik konusunda eşref-ül mahlukat ve de ahsen-ül takviym yarısı olan iki cins mukayselliği bile yobaz ve erkek ırkçı düşünür.
Rüzgar gülü İsmet Özel.. Dön bab dönelim, besleme Necip Fazıl...
Kılavuzlara bak?!...
Yarısı yanlışsa, kesin yanlış mı, tümü yanlış mı neydi.. onu diyorum.
Yarısı doğru olur o vakit yarısı yanlışın, iki yarı bir tam olmuyorsa yarımdır. yarıma tam muamelesi yapmak matemetik cahili İsmet Özel'e yakışır, bir de ODTÜ'de mühendislik okumuş. Yuh !...
Mantıksal olarak, bir tespitin hipotez ve postüla olması için temel feslefi kurallara uyması gerek..
Ne aritmetiksel, ne de matematiksel olarak doğru değildir.
Yarı varsa.. ister kült, ister zerre olarak aldığınız ölçünün bir barem fazlası olacak birinden diğeri..
Çoğulsal ve müspetsel karşılaştırabilirsiniz..
Şimdi ben denklemsel olarak yazsam ona da bir sürü ağız nameleri yapacaksınız.
Şiirin bile matematiksel dizilimi var...
Kısa yoldan yazayım, bir şey iki şey olmaz; iki şey bir şey olabilir..
Bir de eşit olan denk olur ama, denk olan eşit değildir.
Örneğin süper mürteci İsmet Özel eşitlik ve denklik konusunda eşref-ül mahlukat ve de ahsen-ül takviym yarısı olan iki cins mukayselliği bile yobaz ve erkek ırkçı düşünür.
Rüzgar gülü İsmet Özel.. Dön bab dönelim, besleme Necip Fazıl...
Kılavuzlara bak?!...
Cenap Erat
4 Mart 2015 Çarşamba 19:37:18
ilk yorumumu okuduktan sonra şaşırıp paniğe kapıldığınızı anladım
çünkü üç ayrı sözde cevap yazmışsınız.
Ve gize bürünmek için çaba harcamanızın psikolojik nedenini biliyorum gerek var mı ki anlamlar abartısız ve sadedir.
Bilginin hangi aşamada akıla dönüştüğünü kavramış durumdayım ve bunun için de hangi söylem kime kaç var bilirim demiştim
Ve yani
Bilgiyi almakla bilgiyi anlamak aynı şey olsaydı her köşe başında bir filozofa rastlardık.Cenap Erat.
Bu yoruma 3 cevap yazılmış.
çünkü üç ayrı sözde cevap yazmışsınız.
Ve gize bürünmek için çaba harcamanızın psikolojik nedenini biliyorum gerek var mı ki anlamlar abartısız ve sadedir.
Bilginin hangi aşamada akıla dönüştüğünü kavramış durumdayım ve bunun için de hangi söylem kime kaç var bilirim demiştim
Ve yani
Bilgiyi almakla bilgiyi anlamak aynı şey olsaydı her köşe başında bir filozofa rastlardık.Cenap Erat.
Cenap Erat
6 Mart 2015 Cuma 11:08:41
Yazık
ve bilge bize yaşamayı yaşlanınca öğrettiler diyor
demek ki size hala vakit var
Ve ben kimseyi kimseye şikayet etmedim
Yalansız riyasız ve pervasız yaşadım
tanıyanlar bilir.
ve bilge bize yaşamayı yaşlanınca öğrettiler diyor
demek ki size hala vakit var
Ve ben kimseyi kimseye şikayet etmedim
Yalansız riyasız ve pervasız yaşadım
tanıyanlar bilir.
Artık size cevap yazmama kararı aldım..
Size ne imişsiniz be abi?!
Size ne imişsiniz be abi?!
Çok saygın Cenap Erat bey,"do not panic extremely comfortable ".. yani o benim hep olan halim; F klavye bilinçaltımı bir türlü bilinçüstüne atıp ve yerine de Q denen klavyesel sitemi oturtamadım.
Bundan başka sebebb-i mucip yok...
Ayrıca beni sevimli yapıyor. Önceleri beni çok mekanize buluyorlardı, daha bu hatalar sonrası "Vvni" görünüyorum.
Avni benim en sevdiğim idol-kahramanım oluyor. Oğuz ARAL'ı saygıyla anıyorum.
Önce de yazmıştım. ben yanlış yazıp harflerin yerlerini kaydıraark yazınca çok hoş şeyler ortay çıkabiliyor.
Yine son yaptıklarımdan bir şey, örnek olsun; icra yazacağım yer de icar yazmışım.
Ama önemli bir semantique farkı yaratmış; açıklarsam şimdi buna da alınganlık gösteerbilirsiniz.
O nedenle anlayışınıza bırakıyorum.
Siz neden beni bunca ciddiye aldınız onu da anlamış değilim; ben son derece mütevazi bir Türkmen'im.
Başka hiç bir özelliğim yok, zeki de değilim.. hatta şiirsellik de ve estetique de çok iyisiniz bile demiştim.
Dönüşümleri, değişimler ve diyalektiği ise bu şart ve ortamda konuşmuyorum.
Konuşamıyorum, zorlama oluyor.
Yazmak bilirim, yarışmak bilmem..
Siz en bilensiniz, en estetsiniz; ben bildiğim gibiyim, kimseyle yarışmıyorum.. kendimle derdim...
Tüm söylediklerinizi kabul ediyorum, beni, "ben"sizliğimle olan ben halimde bırakın...
Gize bürünmek filan... beni çok güldürdünüz, ne diyeyim Görklü Birtengr'de sizi güldürsün.
Esenlik...
Bundan başka sebebb-i mucip yok...
Ayrıca beni sevimli yapıyor. Önceleri beni çok mekanize buluyorlardı, daha bu hatalar sonrası "Vvni" görünüyorum.
Avni benim en sevdiğim idol-kahramanım oluyor. Oğuz ARAL'ı saygıyla anıyorum.
Önce de yazmıştım. ben yanlış yazıp harflerin yerlerini kaydıraark yazınca çok hoş şeyler ortay çıkabiliyor.
Yine son yaptıklarımdan bir şey, örnek olsun; icra yazacağım yer de icar yazmışım.
Ama önemli bir semantique farkı yaratmış; açıklarsam şimdi buna da alınganlık gösteerbilirsiniz.
O nedenle anlayışınıza bırakıyorum.
Siz neden beni bunca ciddiye aldınız onu da anlamış değilim; ben son derece mütevazi bir Türkmen'im.
Başka hiç bir özelliğim yok, zeki de değilim.. hatta şiirsellik de ve estetique de çok iyisiniz bile demiştim.
Dönüşümleri, değişimler ve diyalektiği ise bu şart ve ortamda konuşmuyorum.
Konuşamıyorum, zorlama oluyor.
Yazmak bilirim, yarışmak bilmem..
Siz en bilensiniz, en estetsiniz; ben bildiğim gibiyim, kimseyle yarışmıyorum.. kendimle derdim...
Tüm söylediklerinizi kabul ediyorum, beni, "ben"sizliğimle olan ben halimde bırakın...
Gize bürünmek filan... beni çok güldürdünüz, ne diyeyim Görklü Birtengr'de sizi güldürsün.
Esenlik...
Cenap Erat
4 Mart 2015 Çarşamba 17:58:10
Sizi pek yeterli bulmadım
niye derseniz bu gecemi size ayırıp sayfalarca yazabilirim
Ha fakat bir doğru var ki İzzet Altınmeşe ye benziyorsunuz
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
niye derseniz bu gecemi size ayırıp sayfalarca yazabilirim
Ha fakat bir doğru var ki İzzet Altınmeşe ye benziyorsunuz
Göreceli ve göreli oluyor; yeterlilik.. çok fark yok aslında.. öznel nesnel, nitel nicel arasında bir irrasyonal noktaya tekabül.
Ben oralara izdüşüm yapmış noktalardan,diyalektik düşünsel kazılar icar ediyorum.
İzzet Altınmeşe'ye hiç benzemiyorum
Ben benim ama onun gibi "ben"im yok ya da "ben"li değilim.
Fotoğraflar kısmında "benzerlik" oransal bakıp, görülebiliyor.
:)
Bir de bütün gece yazamam ben, yarışmaya döndü mü sıkılıyorum.
Yazabileceğinizden de hiç kuşkum yok...
İkna olmuş halde olduğu mu önceki katkılar da söylemiş oluyorum.
Üst estetisyen ön,son vetam görü iyiliğiniz var, görünüyor.
İyi akşamlar dilerim...
Ben oralara izdüşüm yapmış noktalardan,diyalektik düşünsel kazılar icar ediyorum.
İzzet Altınmeşe'ye hiç benzemiyorum
Ben benim ama onun gibi "ben"im yok ya da "ben"li değilim.
Fotoğraflar kısmında "benzerlik" oransal bakıp, görülebiliyor.
:)
Bir de bütün gece yazamam ben, yarışmaya döndü mü sıkılıyorum.
Yazabileceğinizden de hiç kuşkum yok...
İkna olmuş halde olduğu mu önceki katkılar da söylemiş oluyorum.
Üst estetisyen ön,son vetam görü iyiliğiniz var, görünüyor.
İyi akşamlar dilerim...
Göktürkmen
4 Mart 2015 Çarşamba 15:29:32
Klavye kekemelik kimi zaman iyidir. Harf yerlerini değiştirerek hatalı yazdığınızda; sözcüksel ve anlamsal yeniler bulmayı görebiliyorsunuz.
:) Ne su götürmez bir gerekçe ama ?!!
Göktürkmen tarafından 3/4/2015 6:40:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
:) Ne su götürmez bir gerekçe ama ?!!
Göktürkmen tarafından 3/4/2015 6:40:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
Cenap Erat
4 Mart 2015 Çarşamba 15:03:39
Ah bir vazgeçebilse insan bencesinden
çünkü
bana göre böyledir anlayışı çelişenler doğurduğu gibi inancı da azaltır.
Deneme demiyorum hayatın dilinden belirlemelerimi yazarken hayatı da tanımlamıştım
Hayat..Biri diğerinden farklı birlerin birbirine ihtiyacıdır demiştim ve derken ikinin olmadığını yani bütünüyle benzeşen iki şeyin olmadığını da söylemiştim ve bu doğrulardan hareketle iki yok ki birden çok olsun Allah demiştim.
Hayattaki her bir şeyin hiç kimseye göre değişmeyen birer tanımı var..güneşin ayın toprağın narın etin sütün havanın gibi ve bu bende insanın da bir tanımı var çağrışımını uyandırmıştı..çok uzun anlatıp değerli vaktinizi almayayım.
Birbiriyle bağlantılı iki özlü sözümle devam edeyim
Dünya bir olmak yeri değil birlikte olmak yeridir dolayısıyla aşkın bedeni yok fakat sevmenin gereği vardır..demiştim.
Yani her insanın içinde hissettiği ebedi aşk duygusunun yeryüzünde karşılığı yoktur
Yaşamış her insan hissettiği anlamdaki eşini bulamadan dünyadan göçmüştür.
Üç düşünce geliyor aklıma
o zaman o his niçin var içimizde
ve niye ölmüyor dışımızdaki zaman
Ve neden aşıyor dünyayı hayal yapımız..bu böyle kalsın konu çok daha boyutlu
BEDENSİZ AŞK şiirimden sonra hayatın net duyurusunun bana EN UZUN KISA diye yazdırdığı bir kaç mısrayı aktarayım istedim
EN UZUN KISA
Düştüm firesini hasretin
Abartısız bekliyorum birisini
Merhametli sevgiye muhtaç bir sevdadır büyüttüğümüz
Biz ki haberdarız yalnızlığımızdan
Aşk ki Allahtır.
Saygımla
Bu yoruma 3 cevap yazılmış.
çünkü
bana göre böyledir anlayışı çelişenler doğurduğu gibi inancı da azaltır.
Deneme demiyorum hayatın dilinden belirlemelerimi yazarken hayatı da tanımlamıştım
Hayat..Biri diğerinden farklı birlerin birbirine ihtiyacıdır demiştim ve derken ikinin olmadığını yani bütünüyle benzeşen iki şeyin olmadığını da söylemiştim ve bu doğrulardan hareketle iki yok ki birden çok olsun Allah demiştim.
Hayattaki her bir şeyin hiç kimseye göre değişmeyen birer tanımı var..güneşin ayın toprağın narın etin sütün havanın gibi ve bu bende insanın da bir tanımı var çağrışımını uyandırmıştı..çok uzun anlatıp değerli vaktinizi almayayım.
Birbiriyle bağlantılı iki özlü sözümle devam edeyim
Dünya bir olmak yeri değil birlikte olmak yeridir dolayısıyla aşkın bedeni yok fakat sevmenin gereği vardır..demiştim.
Yani her insanın içinde hissettiği ebedi aşk duygusunun yeryüzünde karşılığı yoktur
Yaşamış her insan hissettiği anlamdaki eşini bulamadan dünyadan göçmüştür.
Üç düşünce geliyor aklıma
o zaman o his niçin var içimizde
ve niye ölmüyor dışımızdaki zaman
Ve neden aşıyor dünyayı hayal yapımız..bu böyle kalsın konu çok daha boyutlu
BEDENSİZ AŞK şiirimden sonra hayatın net duyurusunun bana EN UZUN KISA diye yazdırdığı bir kaç mısrayı aktarayım istedim
EN UZUN KISA
Düştüm firesini hasretin
Abartısız bekliyorum birisini
Merhametli sevgiye muhtaç bir sevdadır büyüttüğümüz
Biz ki haberdarız yalnızlığımızdan
Aşk ki Allahtır.
Saygımla
Bir de özür.. kendime de azar; ki aynı kökenli bir etmimolojisi var...
A be Birtengri'nin Kutlu Ayyüce'si, metni okuyacağım diye, Erat'ı Fırat okuyorsun.
Saygılar değerli Cenap Erat bey, kusurumuza bakmayın, sürç-ü nazardır...
A be Birtengri'nin Kutlu Ayyüce'si, metni okuyacağım diye, Erat'ı Fırat okuyorsun.
Saygılar değerli Cenap Erat bey, kusurumuza bakmayın, sürç-ü nazardır...
"Kimi zaman metin manlumcana mahsundur..."
Pardoni kekemeliğim için...
Doğrusu mu: Kimi zaman metin, masum ve mazlumcana mahsundur
Pardoni kekemeliğim için...
Doğrusu mu: Kimi zaman metin, masum ve mazlumcana mahsundur
Burda diyalektik susar...
İşlenmiş, zirveyi zorlar eset sözler; diyalektiğin( eğer hakikaten oysa) kendini cilalnmış sırlı bir ayna yansısına evirmesini gerektirir.
hep hareketli döngüseldir. bu kadar estetik için katlanacak...
Çok teşekür ederim Fırat bey, emeğinize sağlık; çok beğenerek okuduğum bir estetik bakış metni oldu.
Kimi zaman metin manlumcana mahsundur...
İşlenmiş, zirveyi zorlar eset sözler; diyalektiğin( eğer hakikaten oysa) kendini cilalnmış sırlı bir ayna yansısına evirmesini gerektirir.
hep hareketli döngüseldir. bu kadar estetik için katlanacak...
Çok teşekür ederim Fırat bey, emeğinize sağlık; çok beğenerek okuduğum bir estetik bakış metni oldu.
Kimi zaman metin manlumcana mahsundur...
Sevgi ve aşk karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmiş eserde sayın şairimizin duygu ve düşüncelerine katılmamak imkansız.
Aşk' ın yok edici, yıkıcı, yakıcı varlığına istinaden sevginin bir o kadar toparlayıcı, yapıcı varlığının altı çizilmiş.
Bir şimşeğin bir göz alaşımı görünüp yok olması gibi diğeri ebedi güneş ... ikisinin de varlığı inkar edilemez... Bu şimşek düştüğü yeri yakıp küle çeviriyorsa aşk, yok aynı şimşeğin gücünden bir elektrik ya da nasıl diyeyim ömre örmeye değer bir yapılanma meydana geliyor ise adı sevgi oluyor...
Aşksız sevgi olmaz...Sevgisiz aşk olabiliyor ama...Karmaşık bir konu ...Ne kadar karşı konulursa konulsun, ne kadar itiraz edilirse edilsin sevginin karşısındaki bağlayıcılığı, yok ediciliği biliniyor olsa da gerçekten sevginin önce aşktan geçtiğini de bilir sevginin erdemli yoluna geçmeyi bilenler.Sanırım ayrıştırılması gereken bu yol sapağı... Yüzeyselden - derinlere inebilme yetisi...inemiyorsa aşk bilindik tanımı çerçevesinde kalıyor, yok eğer o ilahi güç bir şekilde kendisine başka bir yol bulmuş ise adı değişiveriyor...
Nitelikli, geniş çaplı anlam ve anlatım örgüsüyle, diliyle çok güzel bir eser okudum.
Teşekkür ederim emekleriniz için.Selam ve saygılarımla.
Her şiir kendine göre ve kendiyle rakip olabilecek kadrallık bir çaptaki, büyük duyguyladır.
Şiirin öznel beğeniler çokluğu ile birlikte giden bir demokratizasyonu olduğunu biliyorum.
Şiir ya da duygu yoğun şeyler, bu yolla nesneliteye küsürat kala varabiliyor. Duygu da pozitivite yok, çok uğraşıyorsunuz ama yapılamıyor.
Mükemmeliyet mi ? Bilmiyorum belki; ben yine de bir türlü şiirin hikmet sebebine yakışır bulamamamdandır, diyebiliyorum.
İnşalah kırk fikir, kırk bir zikir ve kırk iki özür halimden kurtulup eklerim...
Saygılar..
Şiirin öznel beğeniler çokluğu ile birlikte giden bir demokratizasyonu olduğunu biliyorum.
Şiir ya da duygu yoğun şeyler, bu yolla nesneliteye küsürat kala varabiliyor. Duygu da pozitivite yok, çok uğraşıyorsunuz ama yapılamıyor.
Mükemmeliyet mi ? Bilmiyorum belki; ben yine de bir türlü şiirin hikmet sebebine yakışır bulamamamdandır, diyebiliyorum.
İnşalah kırk fikir, kırk bir zikir ve kırk iki özür halimden kurtulup eklerim...
Saygılar..
Şükran AY
4 Mart 2015 Çarşamba 13:17:07
Otuzbeş yıl...bir şiir..inanılır gibi değil... Yahya Kemal Beyatlığıyı duymuştum 56 yıl ok şiiri için 16 mıydı 7 yıl mıydı emin değilim Sessiz Gemi şiirini yazdığını...Bazı şiirler böyle oluyor demek ki...Mükemmelliyetçilik anlayışından kaynaklanıyor diye düşünüyorum..
Çok titiz ve ciddi bir tutumun varlığından.Daha da çok sanırım hayattan ne anladığımıza dair değişen algı, yargı, duygu, çıkarımlarımızdan...Şiir hayattır zaten biliyoruz.
Böylesi uzun mesafe koşan bir şiirin bütün hayatı kapsadığı düşünülürse, bir hayatın içine sığabilecek bütün olguları da kapsayabilirlik özelliğinin de göz önüne alınarak sonuçlanması bekleniyor olabilir..İnşallah biter saygıdeğer şair dost.İnşallah o şiirinizi okumak nasip olur.
Yürek sesiniz daim olsun.
Selam ve saygılarımla.
İşte şair böyle anlatıyor.
Örneğin, siz de okuya okuya çok öğrenebeliecek değerde bir şairsiniz..
En iyi bildiğim iki şey zaten.. biri okumak ve diğeri de türkü/bağlama...
Güler hnm söylemiş zaten; "biraz düz yazıya benzemiş", dün gece söylemiştim ya hani; elim hep kayıyor, şiir yazarken bile metinsel biçeme değişiyorum...
Biliyor musunuz değerli Şükran Ay, benim yaklaşık otuz beş yıldır beklettiğim bir şiirim var...
Çok genç bir delikanlı ikien yazmışım, hep uğraşıyorum.
Uzun zaman zaten kısa kısa alınmış notlarda kaldı, dermlendi belki.. k, hatıra defteri diyorlar.
Onu " hah tamam.. bu şimdi şiir oldu" deyip, ikna edlimiş olarak; dünya gözüyle yayınlarsam, sırtımdan büyük bir yük kalkalacak.
Otuz beş yıl...
Çok dostlula...
Örneğin, siz de okuya okuya çok öğrenebeliecek değerde bir şairsiniz..
En iyi bildiğim iki şey zaten.. biri okumak ve diğeri de türkü/bağlama...
Güler hnm söylemiş zaten; "biraz düz yazıya benzemiş", dün gece söylemiştim ya hani; elim hep kayıyor, şiir yazarken bile metinsel biçeme değişiyorum...
Biliyor musunuz değerli Şükran Ay, benim yaklaşık otuz beş yıldır beklettiğim bir şiirim var...
Çok genç bir delikanlı ikien yazmışım, hep uğraşıyorum.
Uzun zaman zaten kısa kısa alınmış notlarda kaldı, dermlendi belki.. k, hatıra defteri diyorlar.
Onu " hah tamam.. bu şimdi şiir oldu" deyip, ikna edlimiş olarak; dünya gözüyle yayınlarsam, sırtımdan büyük bir yük kalkalacak.
Otuz beş yıl...
Çok dostlula...
Minos
16 Şubat 2015 Pazartesi 22:59:15
Şiirden çok makaleyi andırsada
Acı gerçeklerin tam isabet bir yorumunda şiir hoşça kalın dost kalem
Keşke senin gibi gören ve hisseden yürekler çoğunlukta olsa hoşça kal
Minos tarafından 2/16/2015 11:44:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Acı gerçeklerin tam isabet bir yorumunda şiir hoşça kalın dost kalem
Keşke senin gibi gören ve hisseden yürekler çoğunlukta olsa hoşça kal
Minos tarafından 2/16/2015 11:44:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
Teşekkür ederim.
Okuduğunuz ve yorumunuzla katkı yaptığınız için.
İyi geceler...
Okuduğunuz ve yorumunuzla katkı yaptığınız için.
İyi geceler...
Dün bir deneme okumuştum aşk üzerine sizin yazdıklarınızı okuyunca hemen onu anımsadım.
İşin özünde şu var ''devrimci '' kimliğiyle aşk ter-yüz etme konusunda hem sakıncalı hem tartışmalı bir konu olma özelliğini sürdürüyor çağlardır. Sürdürecek gibi de görünüyor.
Aşk Üzerine Marazî Bir Deneme Daha / Enis Batur
saygıyla
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
İşin özünde şu var ''devrimci '' kimliğiyle aşk ter-yüz etme konusunda hem sakıncalı hem tartışmalı bir konu olma özelliğini sürdürüyor çağlardır. Sürdürecek gibi de görünüyor.
Aşk Üzerine Marazî Bir Deneme Daha / Enis Batur
saygıyla
Bu yazıya ayrıca bakacağım.
Ama sizin yorumunuz içindeki cümlede yazdığınız "maraz-i" sözcüğünü yazınca aklıma marazi nev'iyat halleri geldi.
Maraz-ı mevt, Maraz-ı müstevit, Maraz-ı müzmin, Maraz-ı sari..
Baktım baktım.. hangisine daha uyar diye düşündüm sonra, ayırmadım inanın !...
Bastım kahkayı !... hepsine, birbirinden ayırılmayacak kadar uyuyordu.
Uyum ve uyku sesteşliği gibi yazsak dahi espritüelitesi artar.
Güldüm; aşk umarsız maraz aşk acı acı gülmektir, diyebildim.
Dostlukla...
Esenlikler dilerim.
Ama sizin yorumunuz içindeki cümlede yazdığınız "maraz-i" sözcüğünü yazınca aklıma marazi nev'iyat halleri geldi.
Maraz-ı mevt, Maraz-ı müstevit, Maraz-ı müzmin, Maraz-ı sari..
Baktım baktım.. hangisine daha uyar diye düşündüm sonra, ayırmadım inanın !...
Bastım kahkayı !... hepsine, birbirinden ayırılmayacak kadar uyuyordu.
Uyum ve uyku sesteşliği gibi yazsak dahi espritüelitesi artar.
Güldüm; aşk umarsız maraz aşk acı acı gülmektir, diyebildim.
Dostlukla...
Esenlikler dilerim.
Şiir Künye
Kayıt Tarihi
: 15.2.2015 13:18:02
Puan
: 50.0 / 10 kişi
Okunma Sayısı
: 3504
Yorum
: 16 yorum
Beğeni
: 12 kişi
Şiiri Beğenenler
Popüler Şiirleri
MENÜLER
YENİ ŞİİRLER
EDEBİYAT DEFTERİ
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Tanımak için yaşamakmı gerek.
Anladığıma göre aşk onursuz yakıcı ve şerefsiz
Sevgi kutsal fedakar ve asil.
Doğrumudur.. bilmem... ama yazınızdan bunu anladım..