7
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1144
Okunma
"... bütün sanat eserleri belleğe dayanır. Belleği billursu hale getirmenin, somutlaştırmanın araçlarıdır. Bir ağacın üzerindeki bir böcek gibi, sanatçı da asalak gibi çocukluğundan beslenir. Sonra biriktirdiklerini harcar, yetişkin olur ve olgunluğu da son noktadır..." diyor Bergman... Katılıyorum."
demiş ERCAN KESAL, Peri Gazozu isimli kitabının önsözünde ve ben de her ikisine de katılıyorum....
yasadışı ütopyalar içinde
kelimeler tamirhanesinde çıraktım o vakitler
bir düş satıcısından tatlı düşler alıyor
bir gerçekçilik ustasından acı gerçekler öğreniyor
ve kombine ediyordum kombinasyon ülkeme…
kuşların anayurdunun bağrımız
ve yağmurların ham maddesinin
gözyaşlarımız olduğunu
yine o vakitler öğrendim
göğe öykünen mavi şiirlerimin
kanatlanması da bağrımdan
bundan mütevellittir
içinden aşk geçmeyen hiçbir şeyi sevmedim
çünkü
taşın bile bir aşkı olmalıydı toprağa
hep böyle belledim
ilkel bir yalnızlıktı aslımız
çoğul türkülerimizle hasrettiğimiz yine aslımıza
böyle zamanlarda
sokakların yırtmacını araladım
gülümsedim meydanlara
dökülürken yağmurlarım avuçlarıma
sonra dedim hep, sonra…
ilkmiş gibi
ve ertelenmiş takvimleri yağmaladım
tarihin karanlığında
ve ben en çok beni, bende sevdim
bir kayboluşun eşiğindeyken
tekrar var olmanın hazzıyla
şimdi bak gözlerime Maiçoc
Narcissus gibi gölde kendime bakarken
ölmek istemiyorum çünkü ben de
bilakis
sende bulduğum bende ölmeliyim öleceksem
daha büyütecek intihar çiçeklerimiz var
ve küf polenleri toplayacağız onlardan
kendi silahıyla vurulur tüm düşmanlar
ve kendi mikrobuyla yok edilir tüm hastalıklar
yaz bir yere Maiçoc!
14:30/13.02.2015/Sev_tap