3
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1063
Okunma
bir ikindi vakti zaman
ayçiçeklerinin öpüşmesi gün batımına
ellerin bir özgürlük sembolü gözlerimde
ve dudakların nasıl da teğet geçiyor dudaklarımı
küllerin savrulduğu bir asırdan
başka bir boyuta savrulmak kadar
amansız saatin tik takları
ve prizden çekilmiş bir ömrün
fişin ucundaki hırıltılı son nefesiyim
solurken uzaklardan sana olan aşkımı
şu anda, şimdi
deli bir şiiri öpüp koyuyorum avuçlarına
bir balıkçı teknesinin
suyun üzerinde yarattığı anafora düşüyor
çılgın gülüşlerim
sen ki
ihtimal, bir fincan kahvenin buğusunda
yahut bir eylemin ayak seslerinde
yudumluyorsun gözlerimi
yaşamak sevdiğiyle onurludur insanın biliyorsun
biliyorum sevdiğim
her gün balkonumdaki saksıya
bir yenisini dikerken direncin
rengarenk tohumlarıyla
uçurumların ucundan sarkıtıyorum saçlarımı rüzgarlara
şimdi git
sonra gel dediğim fikrimin nicesine
kibrit çakıyorum aklımın kuytu ormanlarında
ve anıza bırakıyorum yüreğimdekileri tekrar
büyüsün diye her defasında
sargısı olmuyor bazı yaraların işte
öyle açık kalması gerekiyor
kuruyup kabuk tutması
ve terk edince kabuğu yarasını
yeni bir yara açılsın diye can evinde
uçuk bir mavilik tenimdeki
toz mavi bir gök gibi
dökülüyor yanaklarına
n’olur bana öyle buz mavisi gibi bakma!
13:00/12 Şubat 2018/Sev_tap