Okuduğunuz şiir 31.1.2015 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
kara elmas karası
karanlıktır alınlarından akan ter kazmayı dağın sert taşları yüklenince boğazındaki lokmanın kiridir kömür yüzleri kapkara bile olsa gönülleri kara elmasla işlenmiş vurur grizular yaşamlarını göçüklerde kim bilir kaç gün geçecek bu tünellerde hayatın kahrı
kömür siyahı rengindedir şehirler canlarına çiğ düşürür her mevsim acının tüm içsel hesabı gözlerde yaşanır son kez öpülürken küçücük bebelerin yanakları son defa hoşça kal denilerek
ölümle ladestir maden şehirlerinde yaşamak kırkı geçmez maden tünellerinde kazmayı vurur azrail ölüm fermanını damgalar gibi hayatın zamansız mezunu ettiği yitikler şehri sokakları matemli kadınlarla dolu
ocağın bu raylarından kimler geçti acaba şu eski fırçalıklara kim dokundu kimler evlat özlemini yaşayarak hüzünlendi çocuğunun madenci olmasını kim isterdi ki
cehennemi andırır kuyulardan çıkan dumanlar vagonlar mehmetler taşır çukurlardan grizu yükselir damarlarından yerin bin kat altında göğün milyon kat üstünde siyah incidendir ölüm kara günler bekler kara kömürün kadınlarını acılar yüreğinde kara sevdalı kadınların her sabah helalleşerek ölüme gönderirler erlerini bir cenge gider gibi
ve sonra küçük elleriyle zeynep dua eder babası akşam eve dönsün diye
kara elmas karası ,gözler akşamüstleri camın önünde babasını kara kasketli adamın yorgun argın gelişini kara kasketini gülerek sallardı kızı zeynebe tüm ev şenlenirdi kirine tozuna bakmadan mehmedin üstünde kara kir görülürdü amma gözlerinde kara bulut hiç mi hiç görülmezdi hey gidi günler şimdi gönlü burkan bir çocukluk hikayesi
zeynebin umutları bir bir sönmüş o ışık bir daha hiç görülmeyecek kırk kişiden birisiydi rahmetli zeynep hala babasını bekler o pencerenin önünde
en ağır koşullarda can korkusuyla çalışıp en düşük maaşı alan maden işçileri her gün hayata en ağır borcu öderler bir Selda Bağcan türküsü tutturmuş
”umutsuz bir sonbahar günüydü çocukları uyurken çıktılar ereğli sokaklarına üzülmez’e gidiyorlardı kır düşmüştü kemikten şakaklarına… giderim bende bende bir arzum kaldı sende”
ölüm çukurlarında yaşamaya ant içilir haykırışlarını duyacakmış gibi Yüceler hiçbir umudu olmayan loş bir ışık kömürle birlikte çöker içlerine acıtan bir sesle haykırırlar
madencilik baba mesleği dede madenci baba madenci oğul madenci oğlum olmasın diye adeta yalvarırlar Mevlaya ve her kadının hüzünlü bir hikayesi var yirmisinde,otuzunda dul kalmış
göz yaşları bile kömür karası... ramazan iftarlarında katığıdır ölüm onların adeta ücretlerini kazanırlar terinden damıtarak sadece dört dakikadır nefesleri bir mucizedir özgürce ölmek tek teselli yarına Allah kerim
(tüm kara elmas şehitlerinin mekanı cennet olsun )
redfer
Güne şiir olarak seçenlere, zahmet edip uğrayanlara ve yorumlarıyla onurlandıran tüm dostlara teşekkür ederim
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kara elmas karası şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kara elmas karası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun :((( Böylesi bir acının tarifi, tabiri yok yok yok yok :(( Soma sonrasında daha kapanmadan acısı Ermenek ve daha niceleri :(( Unutulmaz, unutulamaz.
Duyarlı yüreğiniz var olsun saygıdeğer hocam.Var olsun emeğiniz.
Güne yakışan eseri ve onun sahibi sevgili ustamı kutluyorum. Büyük keyif aldım, hüzünle, gözlerim dolarak okudum, tek kelimeyle muhteşemdi. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Hoşça kalın…