sabah ezanından hemen sonra yani daha gün doğmadan beraber bekleyelim seninle, kendi perdelerimizin aralığından bir ekmek arabasının, nal ve tekerlek sesini ve o eski kamyonetin içinde, çarpışan süt şişelerini üsküdar da bu sabah gözümüzü bile kırpmadan bekleyelim seninle, birbirimizi tanımadan mahalle bakkalının kapıları açılmadan
günün ilk kuş sesleriyle dinlemek için memleketin bütün şarkılarını düşlerimizde nasıl sarılıyorsak birbirimize işte öyle hep güzel doğar güneş vapur iskelesinde boğaz rüzgarında salınan martılar zira erguvan dalında baharlar sabahın tam kıyısında üsküdar
haydi, sessiz adımlarla çıkalım sokağa ben taze ekmek alayım küfeden sen de bir şişe süt, kutudan parasını bırakmadık ama, nasılsa yazdırırız veresiye defterine düşünmeden yürüyelim çamlıca tepesine işte her sabah buraya doğar güneş sisli tepelerin ardından yan yana bekleyelim sabah ayazında seherin üşüten esintisine aldırmadan
işte öyle nasıl hoşuma gider bir bilsen mantonu vermek sırtına ve sonra izlemek, saçlarını düzeltmeni ensenin arkasından bakarken gözlerinin içine o çok sevdiğim ellerini almak avuçlarımın arasına ve ardından güzel şiirler söylemek gözlerine bakarak beklemek akşamı öylece
pencerenin camlarını saran nefesinin içli buharından tanırım seni ve o buhara ön söz olmadan ismimi yazmaya çalışan el yazından bilirim seni bak şiir bitti sabah olacak şimdi fecir çıkacak müezzinin sesi duyulacak minareden artık bütün mesele buradaki yokluğun yarının son otobüsüne benim için dönüşsüz bir bilet almış gibisin keşke diyordum hiç gitmeseydin bilirim seni sensizliğinden
yokluğunda başım dönüyor daha çok düşüyorum bulutlar yağmur olup yağmaya başladığında tutmak istiyor ama tutamıyorum ellerini sigaramın içinden savrulan halkalardasın saçların kaplamış bütün yüzümü göremiyorum düşen yağmur damlalarını
ve her yağmurda deli sırılsıklamdık ve yeni bir sabah şimdi ben o cadde başında bekliyorum avuç içi çizgilerim nasıl terliyor bir bilsen seni yakınıma çağırdığım yerde karnı beyaz, gözleri gri bir kedi yavrusu bekliyor bizi
merhaba on ağustos sabahı sen, eteğini gelgitlere salarken ne kadar ıslak ıslak ne kadar soğuk soğuk ne kadar da ürpertici ve ne kadar sisli renkler bir görebilseydin vururken sahile deniz ne kadar da sırılsıklamdı bedenimiz parmaklarımızdan damlayan su ne kadar da tuzlu
bıkmadan, usanmadan anlatsam sana salacak sahilini, kız kulesinin hikayesini hani martıların konacak yer bulamadığı yosunlu kayaları nereden bilebilirdim karnı beyaz, gözleri gri bir kedi yavrusunun seni benden çalacağını şimdi ben gidiyorum gelme istersen
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
üsküdar da sabah şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
üsküdar da sabah şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
bıkmadan, usanmadan anlatsam sana salacak sahilini, kız kulesinin hikayesini hani martıların konacak yer bulamadığı yosunlu kayaları nereden bilebilirdim karnı beyaz, gözleri gri bir kedi yavrusunun seni benden çalacağını şimdi ben gidiyorum gelme istersen
Akıcı bir üslupla ve harika duygularla yazılmış yürek sesinizi gönülden kutluyorum tebrikler üstâdım. Kalemine ve duygu dolu yüreğine sağlık diliyorum. Sonsuz selam, duâ, sevgi ve saygılarımla. Esenlikler ve iyi hafta sonları diliyorum. Allah'a emanet olun.