kar beyazı saç tellerini yakalardım aynı yaşlarda gezerken köşe bucaklarda büyümek yoktu aklımda inanın sevmenin ne demek olduğunu bilmiyorken daha bilemezdim ki renklerin, sınıfı olduğunu insanın yüksek şelalelerde boğulmadan oyuklara saklanmış su sesini nefes nefese bir masal gibi dinlemeyi öğrendim dedemden
uzun uzun masallar anlatırdı dedem dağları, yol uzadıkça yürüyen dağları kıvrıla kıvrıla göğün tenine dokunan dağları dökülürmüş semalarından gönül hanesine her cismin üstüne rengarenk ışıktan gölgeleri
dedemin kahramanlıklarını izlermiş güneş bir vadinin üzerine çıkıp hayran hayran her tarafı karlı sıradağlarla, yeşil ormanlarla göz alabildiğine uzanan denizde izlermiş koyu mavi yüzeyinde beyaz dalgalar koşuşurmuş dalgalar çok uzaklardan gelirlermiş
ben de dünyayı bu yaşlarımda aldım, iki elimin avuçları arasına öyle sevdim ve okşadım aldırmadım, soğuk mu sıcak mı coğrafyasına güneş yanığı çocukların bir kemik bir deri, zeytine yabancı gözlerinde anladım susuzluğun aynı renkten içildiğini bir yudum insan olmayı dedemden öğrendim denize döküldüğü yerden, doğduğu yere doğru yürümek pınarların el değmemiş bir orman içinde el ele sonra meridyenlerin en tepesine tırmanmayı, çelik gibi soğurken ellerim
akarsuların ninnisiyle ruhu huzur bulurmuş dedemin bir anne şefkatiyle okşarmış saçlarını rüzgar başının üzerinden geçerken her sabah. parlak köpükler, renkli çağlayanlar akıl almaz armoniler eşliğinde ne çok heyecanlar yaşamış dedem
uçurtmam kaçmasın diye dedem bağladı diyemezdim ki ben, ne dedemi ve nede uçurtmamı ele veremezdim ki ipi çözülüp kaçardı uçurtmam pantolonum iki paçadan yırtık uçurtmamın ipi bileğimde kelepçe gözüm hiçbir şey görmezdi kör karanlıktı ve sessizce ağlardım dedeme gözükmeden ayaklarım çıplak içimde firari sancılar kaçan uçurtmamın kuyruğunda rengarenk gök kuşağı
masal içine masal sığdırırdı dedem topraktan fışkıran bahar kokularından bahsederdi vadilerden denize doğru sıralanmış ip gibi uzayıp giden ince loş ufuk çizgisinden yerini yurdunu bırakıp yığın yığın bin bir çeşit neşeyle mavisinden, safranı sarısından, mor kalın yapraklara, usulca düşen yağmur damlalarından bahsederdi
benim dedem cengaverdi yeleleri aleve bürünmüş ay ışığıyla tutuşturulmuş devasa bir küheylan üzerinde hiç kimsenin daha evvel görmediği mavi düşlerden nurdan bir ışığın aydınlattığı bir başka memleketin cengaveriydi
sesi sıcak, sımsıcaktı elleri anlattıklarının her zerresi gönülden akardı sanki ümitler sarardı kalbimizi fısıldardı çok eskilerin masallarını çok müstesna duygularla dört bir yana en sırlı zamanlara alıp götürürdü kıpır kıpır oynaşırdı kalbim heyecanlanırdım her bir kez çok müstesna anlar yaşatırdı dedem sıcak, sımsıcak bir sıcak düş gibi
buz kalıplarında buz tutarak, sıranın bize gelmesini beklerdik bir düşle bile kıvılcım yakarak, ancak kendi yangınımızla ısınabilirdik uyurduk kollarında dedemin mışıl mışıl gökyüzünde, yıldızların ışığı yanardı içeriden bir çocuk renkli bir dünya çizerdi küçücük elleriyle bir ağaç yerleştirirdi dünyanın üzerine yaprakları yemyeşil
şimdi diyorum bir ses çağlasa gökyüzünden çağırsa beni dedem dese al uçurtmanı gel renklerini unutmadan fırtınalar eserken ardımdan ellerim ulaşır mı gökyüzüne sizlerde varsınız o listede hiç asmayın yüzünüzü hep beraber çağırsa bizi gider miyiz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
o mavi düşlerden şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
o mavi düşlerden şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok güzeldi,çok acıklıydı,çok doğru, Allah razı olsun ders sevgi ve özlem vardı, Hakikat vardı o çok güzel yüreğine sağlık Üstadım ders vericiydi,akıcı anlamlı düşündürücüydü kutluyorum Dualarımla selamlarımla Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Allah razı olsun
ders sevgi ve özlem vardı,
Hakikat vardı
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadım
ders vericiydi,akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.