Nasıl YaşıyoruzŞiirin hikayesini görmek için tıklayın uzak bakma öyle,
deniz kokuyor artık bu şehir, yüreğimizin kanayan gözlerinde, bir yanımda dağ bir yanımda bulanık nehir... ne kadar yaşıyoruz kendimizi vura vura başkalarına nasıl bir iğne bu nasıl bir çuvaldız geçmişten sarı sarı dizdiğimiz değil mi zaman sırığı ipinde ıslak asık anılarımız ah çekerek içimizde bulutlanan acı zehri ters düz etmedi mi bu hayat bizi hani nefese sevgi kattıklarımız yaşıyorum seni diye diye dindi mi sancılarımız yaşlansak bile ne kadar savaşıyoruz kendimizi kıra kıra başkalarında kim kimi üstün sevdi kim kimden ne aldı ne verdi ayrılık sonrası haince suçladıklarımız. gizli bir savaşın ortasında bulduk kendimizi şarkılardan şiirlerden vuruldu gözyaşlarımız yine de bir asker gibi durmadık mı menzilimizde bitmeyen bir şafak saydık ‘yok var, çok var’ hasretiyle çağırıp durduk gidenleri yasaklı bölgede açarak şişem/izi kalk gidelim dost o’ na isyan ondan yaralı sol köşemiz ne kadar ölüyoruz kendimizi böle böle başkalarında kırık bir kalemin yazarı yürüyorsa gökyüzüne baka baka ve hatta omuzlarına bir tabut yükleniyorsa hep beraber çıktığımız yaslı bir yoldan bir kişi noksan dönüyorsak o anda bir sokak lambasının önünde ağlayan gelin çiçekleri ile poz veriyorsa çocuklar çocuklar ağlamasın demedik mi usta yaşam savaşında bir bakmışsın ki kendinden bir başkası yok yanı-başında kendin başkalarında yaşıyor mu savaşıyor mu ah be kara dil-ağını yandığım hayatı hiç belli değil... |
Şiirin yüce duygusu çaba gerektirir.
Beğendim…
....................................... Saygı ve Selamlar...