öncesi iyice belirsizleşti
savunmasız hal aldı davranışlarım
hani nerede bir ömür sevgi bekasına saydığım
meçhul zamanları zindanıma kilitlediğim
çok şükür ki daha tam ölmedim
haberin olsun habersizim


şu an kanıma karışan virüsle uğraşıyorum
sanki her damla serum damarlarıma değil
yokluğuna düşüyor anlayacağın
sağ kolu bağlı iken
sol kolu acıya eşlik ediyor insanın
bunu anlayabilmen için gözlerini kapatacaksın
saklandığın yerde bile bir gören olur
ey benim kanıma karışanım
adını yasa dışı...


bir kere sevdin mi
beklentisiz sevmeye devam edeceksin
hiç bir şeye benzetmeden onu
hiç kimseye
ne varsa bıraktığı yüreğinle emeceksin
aklın düşlerin ve hatta ellerinle
er/inmeyeceksin...

tanışmak sevmektir
sevdikçe yara alsın varsın özgürlüğün
çılgınca bağırarak adını ileteceksin boşluğa
bir dilenci zekasından esinlenerek
soğuk havada afişleri sloganlara yazdıklarını
öyle bir ateşleyecek/sin ki kazan dairesinde
bir kanaldan bütün peteklere ısı yayılacak
bir bacadan sevdalı duman tütecek
gerçekleşen eylemi duyduğun gün
gözyaşlarım kurul/andığında
gözlerimi değil yakıl/anı düşünerek/ten
kına yak dersen bir yerlerini
vallahi de yakacağım...


sevgi bekasına yazdığım
bedenimde dört bir yandan sızlar
sanki beni en delisinden bir acı kırbaçlar
beni dört nala koşan at sanıyorsan yanılırsın
yinede kanatlanıyorum en kötü halimden
ekranda ’İntikam Ötesi’ kovboy filmi var
aslında çok severdim o bile açmıyor
bir kız çocuğu gülüşünü istiyor
acil durumda gamzelerim...

seni düşünüp düşle-dikçe
hangi kente sığabilir gözlerin
kayıp zamanlar zulasında yitip giderken
bilge isen sevdamın sevdalı farkına varacaksın
hani ben Ege denizine bile aşamazken...


tam doğduğu anda
koynumda güneş ölüyor
koynumda birikiyor zaman
karaltılı ay derken tam o sırada
komşumun kızı İkra geliyor ziyaretime
geçmiş olsun mikrop diyor içindeki mikroba
seni çok seviyorum dan sonra
bütün duvarlar susuyor
bende susuyorum
ah bir de o gelse dokunsa acıma ayağa kalkacağım.