Yalansız Akşamlar
Ahd ettim, söz verdim kendime
Körü körüne bağlanmak yok artık Ne gündüze geceye, ne de.. Düşünmeden kurulmuş bir cümleye. //..İnsanın kendine susması, ne demek bilemezsin. Sustukça, kopuyorsun benliğinden..// Zamansız sevdaların düsünsel yolculuklarında prangaları kırma vakti. Bu akşam Tozlu raflardan düştü anılar. Her yerde senli hatiralar. Yandı kavruldu tüm sırlar. Ne söyleyenlerden, ne yazanlardanım. Ben sükutu bürünenlerdenim.. Önemi yok, bekletilmişliğimin Aldatılmışlığımın.. Bir paçavra gibi, unutulup Bir kenara fırlatılmışlığımın. //..Gökyüzümü çaldın! ay’ımı, yıldız’larımı.. ama çalamadın, her sabah yüzümü okşayan rüzgâr’ımı..// Dağ gibi bir yalnızlıktan arta kalan Titreyen bir yürek, ürkek bir el Ve terk edilmiş bir sokak gibidir Buğulu camlar ardında ki, gözler. Bir kere uzaklara dalmaya gör Kim çıkarabilir o karanlıklardan seni. Hep yalan haykırışlar, yalan sarılışmalar. Zaten şarkılar da hep yalan. Mutluluğun peşinden gittiğimizi sandık Oysa mutluluk terk ettiklerimizde gizliydi özümüzde..içimizde, bizde. Ayrı Dünyaların İnsanlarıyız. Ne sen uzanabilirsin ellerime Ne de ben, gülümseyebilirim gözlerine. Bu sevda, gerçeğe hüküm giydi. Müebbete mahkum edildi aşk. Karar: ayrılık! Allah kurtarsın demeli artık (Radyoda Zeki Müren diyor ki; "ne zaman iki satir yazmaya kalksam, hep sana, hep seni, hep bizi yazıyorum." Biz diye bir şey olmadığına göre demek ki ben hep yalan yazıyorum.) Dil-ruba Emine Genç 23 Ocak 2015 Cuma /02:50 |