ÜZÜLME
Gönül denen kuyu da bir damlacık yaş kaldı,
Varsın o da kurusun pınarın var üzülme. Kuru otlar için de, kurumuş bir baş kaldı, Hazan vursa yaprağa, çınarın var üzülme. Bağımda gonca güle baykuşlar bindirilmiş Güllerimin kokusu dikene sindirilmiş Her cai yanan bülbül dalından indirilmiş Rengi solsa güllerin baharın var üzülme . Beton değil, topraktan kuruldu koca bir dam, Beyaz değil duvarlar, neden karanlık odam, Bilmem hangi hesabı yanlış yaptı bu adam, Sana kaderi çizen mimarın var üzülme. Kapıda ki mezarcı ölüm belgesi sordu, Benden önce tabutun mızrak gölgesi durdu, Nerede bu meftanın şimdi bölgesi yurdu, Küllerin savrulduğu hisarın var üzülme. Her yer tellal, pazardan gelen dayak sesleri, San ki bu gaiblerden gelen ayak sesleri, Örümceğe dolanmış kandillerin hisleri, Beni derinden yıkan nazarın var üzülme. Belki bir saray düşer belki yalı birine, Gelmez ki senden giden koysan eski yerine, Dillerin düğümlenir kızarsın kaderine, O toprağa can veren bir varın var üzülme. Pusulasız bu rüzgar neden tersine döndü, Farkındamı değilsin hasat mevsimi dündü, Tüm hesablar kapanmış böyle nasıl bir gündü, Gün varsa da ne çıkar yarının var üzülme. Belki bir derya olur akan yaşlarımızdan, Belki bir hisar olur kırık taşlarımızdan, Belki bir bahar olur soğuk kışlarımızdan, Evim barkım yok deme, mezarın var üzülme HARUN YILDIRIM |