SEVİŞME VAKTİYDİ ADAMIN ÖLÜMLE…Yolda rastlamış olduğu mutluluk ötesi panoramaya Ölümcül bir girdap gibi yansıyordu gördüğü manzara Bu her şeyini yitirmiş sefil adama İki çift olan şen şakrak bir aile ve Dört çocuk vardı kendininde yürüdüğü aynı yol da Onların kahkahaları bir ecel gibi yansıyordu ona Mutlu günlerini hatırlatıyordu görmüş olduğu sesli manzara... +++ Yıllar var ki hasret kalmıştı öylesi bir mutluluğa Önce çok sevdiği ilk aşkı olan biricik eşi Sonra da o ilk aşkından olan iki çocuk meyvesi Kurtulamamışlardı bir depremin gazabından onların hiç biri ! Ve borç batağındayken denize gömülen iş yeri Birden saldırmışlardı onun ruhuna bu tür felaketlerin hepsi... +++ Altüst ediyordu kıskandıracak imrentiler onun yüreğini Kendin de var olmayan mutlulukların tüm resmi geçidi Yok olarak yitip giden mutlu dünyasını çağrıştırıyordu sanki Dayanamadı daha fazla durmak nedir bilmeyen kahkahalara böylesi Ve topallaya topallaya adam oradan kaçıp gitti Kendini yemyeşil ve ıssız bir ormanın en derin yerlerine kilitledi... +++ Onun artık kimi kimsesi yoktu Açık açık yada gizli hıçkırıkları ona bazen yoldaş oluyordu Bardaktan boşalırcasına gözyaşları durmuyordu Gözlerinden yanaklarına bir yağmur gibi durmadan akıyordu Üstelik adamın gözyaşları gittikçe de sağnaklaşıyordu... +++ Tüm bunların arkasından bir an da adam anlamsızca gülüverdi Didik didik etmeye koyulmuştu galiba iç alemini İnatla hala yaşamasının sebeplerini arıyordu sanki Dahası kronik mutsuzluğu yüzünden Adamın aldığı alkol de ciğerlerini artık kendine yuva etmişti O adeta kan öksüyor gibiydi !… +++ Ana baba günüydü adamın ruhunun kapsam alanı Topalsı makamlar fısıldamaktaydı yürürken onun sakat ayakları Terk etti diye düşünüyordu galiba kendisini Yüce Tanrısı Günü gününe yaşıyordu düşünmüyordu hiç o yarını Ruhuna iki ayrı kişilik hakimdi ve ikiside birbirine yabancıydı Biri, kaderi tarafından yüreği yağma edilip fırlatılıp atılanı Diğeri ise gülen yüzünün gizemli yanı… +++ Ölümüne bir galibiyet açlığı ruhunun en önündeydi Eski galibiyetlerini zaten o mutlu zamanlarında tüketmişti Bu anlamda gelişen ruhsal açlığı ruhuna dek sirayet etmişti İyice su kaçırmaya başlamıştı en kötüsü de giderek artık Adamın o gizem ruhunu taşıyan köhne ömür teknesi !… +++ Yaşlıca bir ıhlamur ağacının altına oturdu Kendisi bin bir türlü acıların meydan savaşını yaşıyordu Ölüm sessizliği içindeki ormandan çıt çıkmıyordu Uzandı sessiz bir fısıltı halinde yere Simsiyah bir kahır örtüsü yapıştı onun ruhu üzerine Şimdi o en ulu acılarının yeniden zehirli pençesinde Bir toz kadar küçülmüştü sanki adam hayat tarafından ezile ezile !… +++ Gözlerini dünyaya bir açılıp hemen bilinmeyenli bir zamana kapandı Nihai ve zoraki bir soluklukla adam hayata son bir selam çaktı ! Lakin canının fişi çekilip sonra da o sonsuza uçacaktı Bir çırpındı ve arkasından adam öylece kaldı ! Varlığı uğursuz bir rüzgarın peşine takılmıştı Ve sonra da meçhule doğru mecalsiz bir kanat çırptı !… +++ Yorucu bir iç savaş sonucu artık onun canı iyice eskimişti Ruhların sonsuzluklara doğru uçtuğu nankör bir geceydi ! Adamın dumanı üstün de ki cesedine sarı yapraklar üşüşmüştü Kendisin ruhu hiç olamadığı, hatta hiç olduramadığı kadar dingindi O şu an bitkin ve bir sürü buruşuk yapraklar içindeydi Sonbahar yaprakları onun cesedini bir çelenk gibi süslemişti !... +++ Bu ilk sevişme vaktiydi adamın ölümle Ebedi kavuşmuş oluyordu istediği ölüme o öylece Ayrıyeten çok arzu edip ulaşamadığı sevdiklerine de Diş gıcırdatıyordu gökyüzünde bir dolunay ışığı ise, Sonsuz bir öfkenin seliyle ! Sarı yapraklı sonbahar dalları arasından ışığını çakarken ay yere Hiç durmadan kayıyordu öfkeli yıldızlar kan ter içinde Yetişmek için yitik adamın cenaze törenine !… +++ Alıp götürdü hayatın yasası nihayet adamın ruhunu gök alemi de Başbaşa kalmıştı o’nun ölüsü kaderinin kancık elleriyle Dünyada ki bütün acılardan ve sevgisizliklerden nikah atıp, Kurtulmuş ve son vermişti artık o bu talihsiz evliliğe Çekip gitmişti adamın ruhu kendi ölümünün düğününe !!!... ///////// ////////////////////////// İ. HAKKI GÜRCANOK ////////////////////////// ++İst. / ŞİLE / AĞVA++ |
Oku İsmailoğlu Mustafa YILMAZ ustayı ?
Sayarken bir bir, dilin de sevgi çemberi,
Vatanın da ki bu unutulmuş yerleri
Sen de onu ruhunla iyi tanı ?!
Bak sana, sen görmeden daha göz etti,
Cennet mekan o "Göz başı !"
Birde,
Bizzat görünce düşün orasını
Nasıl övecektir duy kendisinden,
Adı geçen güzellik orasını burasını...
İlgi çekitiriyor anlattığı gezilik yerleri
İsmail hocamızın bu vatan sat-hı mealleri
Kutluyorum engin şair yüreklerini !!!.....
---- 27.12.2014 – Adana
İsmail Hakkı GÜRCANOK (ONATCA)
----------Güzel bir şiire, Güzel bir insanın şiiriyle selamlıyorum...