Ateşe Kafa Tutan Simurg-u Anka
bir film şeridine sığışmış kalabalık
uçurumdan başlıyor biat etmeye tam üçyüzatmışbeş gün yenilmişlik evcilleştiriliyor burnumuzun önünden ömrümüz çalınırken yatak odamıza parti binaları dikiliyor birikmiş ölü çocuklar iç organlarımızı hırpalıyor gül dalıyla didikliyor vicdanları ey celladına aşıklar kan içindekiler ruhsallıktan sınıfta kalmışlar gölgesiz yolcular ses tonunuz çok kirli yaralarınız dağlansın bu kış bu kıyamet daha derinlere insin çocukluğunuz ve kabullenişin günsüz güneşsiz ritmi demirden duvarlar örsün kabahatlerinizin iç dünyasına ah! gözlerdeki mahşeri kalabalıkla birbirlerine bakan kimsesizler karanlığın ağzında birikmişler hiç bir şairin hiç bir ressamın hiç bir senaristin yazmayacağı yüzler yolunu kaybetmiş gökkuşağı renkleri gibi göğün çiğneyip kustuğu belirsizlikleriyle barbarların top gibi oynadığı yedeğinde intihar bildirgesi taşıyan yaşam serüveni boş çürümekte olanlar yetmez nefes almak kayıtsız şartsız harcıyorsun yaşamı ezber bozan zehrimi süsledim püsledim Tanrım şarkılarla yıkasın beni gülüşümün ardında eriyecek küfrüm sırrım bir gece yolculuğunda adım adım adım hıçkıran hüznü etimden koparamadım bir karabatağın suya dalıp , , , , çıkamaması gibi hiçledim şehirleri kıpırtısız kalsın sonsuzluğun tülü yırttım gürültüyü dünyayı ağlatana kadar ısıracağım şeytan azapta... |
yırttım gürültüyü
dünyayı ağlatana kadar ısıracağım
bazılarını özlüyor insan, ve ugruyor arada bir hayat izin verdikçe
çok yaşa!