BEŞ PARMAK BİR DEĞİLŞiirin hikayesini görmek için tıklayın köy haline gelen şu dünya’da farklılıkları düşman olarak değil,
toplumumuzu süsleyen bir motif olarak görmek niyetiyle.
Ben dedi, yudumladı çayından
Uzak bir diyar gibi Anlatmaya başladı adından Gözleri daldı ardından Ah evlat dedi bana bakıp Çağlayan sular gibi akıp Güzellerin hep bağrını yakıp Geçti gitti gençlik çağlarım Eylüller gördüm Şubatları da İhtilallerin en canlısını da Delikanlılık çağının Heyecanlısı -Çayından bir yudum alası.- Uğrunda neler vermedik ki Kardeş kardeşin başını Tuttuk sonra oturup yasını Şimdi hatırlarım bir gece yarısı Evinde çoluk çocuk bir de karısı -Yanmış sigaranın molası.- Geçti gitti o günler derken Yeni nesil şarkı gibi dinlerken Yine çıktı kelimeler geceden Sağım solum birleşmişken Devlet bu, temelleri sağlam Korkarım okuyup da cahil kalandan İnanç gereğiydi ya da Yaşam tarzı Saygıyla eğelim başı. Barışın ak güvercini Yesin içimizdeki güveyi Toplumumuz kaybetmeden Kabullenebilsek farkları Beş parmağın her birini Ayırmasak birbirinden Bir şey elden gitti diyerek Marifet sanıp kıyameti kopartıp Sokakları doldurmasak. Devlet bu, temelleri sağlam. Kraldan daha kralcı olmasak. Eskiden yaşardı aynı mahallede Müslümanı, yahudisi, papazı Şimdi bir ülkeye sığdırmaz. Çağdaş zihniyetin kafası! Özgür kuşların kanadını kırmadan Uçabilsek semada. Yine eskisi gibi. Komşu komşunun inancını Sormadan yaşayabilsek. Çayından bir yudum alası. Yanmış sigara molası Gerisi okuyana kalası… |
Sormadan yaşayabilsek."
Şiirin özü burada bana göre. Yani nedir bu hırs, nedir bu tutku, vahşet? Oysa bir kez gelir canlılar dünyaya ve bir kez terkeder acısıyla, tatlısıyla. İnsanları üzmek kime ne kazandırır, üç günlük ömrü zehir edenin yanında ne kalır, anlamak çok güç doğrusu. Kardeşçe, elele, birlik ve beraberliğe. Sevgilerimle.