-ucuz bir parfüm kokusu yayılır sokaklardan
aşkın kesif kokusunu andıran-

kehribar sarısı saçları uzanır bir kadının
boylu boyunca asfaltta
siyah bir kedi uğursuz olmadığını
ispata uğraşır kadının başında beklerken
ve yalanırken ellerini


ah yağmur daha çok yağmalısın
ve daha çok ıslatmalısın sokakları!
pardesusu uçuşur bir adamın fırtınadan
sokak lambası kendini aydınlatamaz
karanlığa olan korkusundan


göz göz odalarda salınır nazlı kadınlar
ağaçların yaprakları sarıdan bir tablo çizerken
inceden bir ıslık çalar rüzgar


gitmedim!
buradaydım hep
içinizde
nefes kadar gerçek
şu perdenin ardından izledim hep yaşamı
kâh gözüyaşlı kâh gülerek


aşkları izledim resmi geçitte
ve çocukların körebe oyunlarını
cezaya kalmış çocuk gibi hep
şu köşedeydim!
tek ayak üstünde...


gitmedim!
ölümleri gördüm ve doğumları
gidenleri uğurladım
gelenleri karşılarken
tam şu köşede
kapısız bir evin
gökyüzüne açılan penceresiydim
öyle diledim
öyle istedim hep
yeryüzünün karanlıklarını sineme çekerken


gitmedim
Üsküdar’dan Kız Kulesi’ni izledi bazen gözlerim
hikayesi içimde..
bazen balık ekmek çekti canım da
dayadım burnumu Eminönü’ne bir vapur gibi
Prag’da karların altında danseden
bir kar prensestim bazen
ve bazen de tabutunu bekleyen sıcak bir ölü


ettim, ruhdum, kemiktim!
ama en çok sevgiydim içinizde
sevgisizlikten ölen!


gitmedim!
ve her şeye rağmen bitmedim
gidersem bir gün
geride adım kalır
beni adımla anımsayın!
SEVdim insanları ve hayatı
TAParcasına...














20:00/07.12.14/Sev_tap