susmaya örülmüş dilin
ilmeklerini açma vaktidir
ses gözlerine giyer harfleri
kimsenin bilmediği düşlerle anlatır hayatı

...


asılı yalnızlıklar
kemirilmiş kalabalıklardan kaldı
çoktan içe çekilmiş dumanın
hala ciğerlerde sahipsizce dolaşması gibi
yüreğin ıssızlığını kirletiyor uzaklar

tekil bütün düşlerin argosu çıplak
büyüsü bozuk hayallerin
günahkar aldanışlara def saati

ve mevsim düşüğü soğukta
ağrıyla karışık yağan yağmur
iliklerini hüzün basmış
sevdaları ıslatıyor..

bağışıklık kazanmış alışkanlıklar
yastığın üzerinde uykuyla dalaşır
rüzgarın pencereye vurduğu zaman
ruhun sessizliğine atom
gözlerine buz kesmiş fotoğraf olur

kısa dip notlar halinde
acıklı bir gece gölgelenir duvara
aklın mavzerine düşer bütün hatıralar

saklı kalan bir kent özlenir
kasabalar raylara ay ışığı sürerken
yolların kimsesiz yerlerinde
hiçbir yaşama ait olmayan yolcular geçer
çıkında iki göz yaşı
yanında buruşmuş kağıtlarda şiirler
yönü belirsiz yaşanmamışlıklara akar iklim

özlem kaidesi olmayan kırılgan elleriyle
ölü gemiler yığar eski liman suskunu gözlere
her hasret başı birer, birer düşerler avucun denizine
ve en dramatik haliyle
tuzlu suların rengi değişir
dolar paslı geçmişle..

çocukluğun özverili ağlamalarıdır artık
geriye kalan yetişkin kıvranışlar
demlene bildiği kadar demlenir yorgunluk
yitirilmiş huzurun arasına dalıp usulca
ah ile kederli
puslu havanın üşümesiyle çekilir

aşk umudunu yitirmiş bir takvim yaprağı
hayat üzerine basılmış rakamlardır
her koparıldığı anla birlikte
pişmanlıkların çoğaldığı bir zamanı hatırlatır

...

aklın mantık bıçakladığı
yüreğin duygu boğazladığı
kimselerin görmediği
öldürücü bir medcezir hayat..