İhtiyaç zevke dönüştüğünde başladı.
İnsanın
İnsana kulluğu.
Körpesini istedi hanedan!
sofrasına kuzunun,
yatağına
kadının.
Bozulmuştu denge,
insanlar vardı.
Oldu insanlar ve insancıklar.
Terazi büktü boynunu
‘güçlü’den yana…
Ceylan, kırlarda özgürdü,
aç bir aslana rastlayana dek.
Aslan güçlüydü,
paralı insan güçlü.
Parası olmayan
hiçte özgür değildi ceylandan.
Yerin yedi kat dibinde
kömür solurken ciğerleri,
patronu kral sofralarında,
körpe ceylan etine doysun diyeydi.
Gökdelenlere kurulu iskelelerde,
cebinde üç demirden para,
okul harçlığı çocuğunun.
Çelikten halatlar yetmez,
ağırlığını taşımaya.
Kuytularında kızıl gelincikler biter inşaatların
ki aslında her biri,
ceylan kalbi ürkekliğinde
bir işçinin kanıdır.
Ve kan üzerine kuruludur saltanat.
Beylik sizindi.
Efendiliği de aldınız.
Beyefendi oluşunuz
köleliğe duyduğunuz
hasrettendi.
Şimdi saraylara kurulu tahtlarınızda,
altın işlemeli kadehlerle kan yudumlarken,
tuğla sayar gibi,
vagon vagon kömür sayar gibi,
para sayar gibi,
sıralıyorsunuz ya ölülerimizi,
uğurluyorsunuz ya yarım ağız bir duayla,
sabır, fıtrat diyorsunuz ya hiç sıkılmadan…
Çığlık, feryada,
Feryat, figana
Öfke sokağa taşarsa!!!
Sizin hesap günü burada kurulur,
beklemez mahşeri.
Ve unutmayın beyefendiler
Çığ
Kar taneleriyle büyür…
Murat Orhan