İNSANLAR VE İNSANCIKLAR
İhtiyaç zevke dönüştüğünde başladı.
İnsanın İnsana kulluğu. Körpesini istedi hanedan! sofrasına kuzunun, yatağına kadının. Bozulmuştu denge, insanlar vardı. Oldu insanlar ve insancıklar. Terazi büktü boynunu ‘güçlü’den yana… Ceylan, kırlarda özgürdü, aç bir aslana rastlayana dek. Aslan güçlüydü, paralı insan güçlü. Parası olmayan hiçte özgür değildi ceylandan. Yerin yedi kat dibinde kömür solurken ciğerleri, patronu kral sofralarında, körpe ceylan etine doysun diyeydi. Gökdelenlere kurulu iskelelerde, cebinde üç demirden para, okul harçlığı çocuğunun. Çelikten halatlar yetmez, ağırlığını taşımaya. Kuytularında kızıl gelincikler biter inşaatların ki aslında her biri, ceylan kalbi ürkekliğinde bir işçinin kanıdır. Ve kan üzerine kuruludur saltanat. Beylik sizindi. Efendiliği de aldınız. Beyefendi oluşunuz köleliğe duyduğunuz hasrettendi. Şimdi saraylara kurulu tahtlarınızda, altın işlemeli kadehlerle kan yudumlarken, tuğla sayar gibi, vagon vagon kömür sayar gibi, para sayar gibi, sıralıyorsunuz ya ölülerimizi, uğurluyorsunuz ya yarım ağız bir duayla, sabır, fıtrat diyorsunuz ya hiç sıkılmadan… Çığlık, feryada, Feryat, figana Öfke sokağa taşarsa!!! Sizin hesap günü burada kurulur, beklemez mahşeri. Ve unutmayın beyefendiler Çığ Kar taneleriyle büyür… Murat Orhan |
Saygımla..