10
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
1622
Okunma
“hesabı kapatıp gitmek lazım buralardan” dedi
içimden gelen garip ve boğuk bir ses
silkindim bir incir ağacının yapraklarında
ve piyanonun tuşlarında yürüdüm bir zaman
düştüm sonra küt diye incir ağacından!
dünün yaramazı
bugünün ihtiyarı gibiydi yüreğim
gibiydi her şey biraz da
bir gençliğimi bilemedim
usul bir türküye dolandı sonra yine dilim
ah annem dedim içimden ahh
seni hiç doyunca sevemedim!
yani neydi böyle yaşamak?
hep borçlu, hep borçlu…
gözlerim süzüldü ellerime
ellerim, küçük adımlarıma
ve birdenbire eridim
eridi sanki kocaman dünya
Agatha Christie romanlarından
Alfred Hitchcock filmlerine uzanan
bir karın ağrısı bu yaşamak
sonra sevmek,
bir numaralı delilik hastane koridorlarında
kırmızı bültenle aranan cinayet zanlısı karanlıklarda
üç yanlışa bir doğruyu kurban etmek olur olmaz zamanlarda
gidip de kendinden, dönememek kendine bir daha
hep kayıp ilanlarında çıkması adının
Pazar sayfalarında gazetelerin
Tanrı’nın kocaman elleri vardı oysa
neden tutmuyordu minicik ellerimden peki?
böyle öğrenmedik ki biz okuduğumuz kitaplardan
ve böyle fısıldamadı dedelerimiz, ninelerimiz
o efsunlu adını Tanrı’nın kulaklarımıza
yollar hep gitmek için demediler misal
oysa ne çok bekledik hep gelecekleri!
mezarlıklardan korkuttular
anlatmadılar ki yaşayan ölülerin tehlikesini
bir kedi mırlanmasındaki yumuşaklığı
bir çocuk ağlamasındaki acıyı
bir kuş kanadındaki sonsuzluğu
bir anne sesindeki huzuru anlatmadı okutulan kitaplar
iki kere ikinin her zaman dört etmediği hesapları
yanlış tarihleri
çalıntı coğrafyaları kazıdılar
su gibi beyinlerimize
edebiyatı yaşamdan öğrendik
olmadık yerlerde edebiyat parçalarken
ve kendimizin çamurdan yapıldığı hikayelerine
“görmedim, duymadım, bilmiyorum”
oyununu oynarken yakalandık Darwin’in evrim teorisinde
ve insanlığın gitgide döndüğünü görünce
“Maymunlar Cehennemi “ filmine
gitmek isteriz işte böylesi ölesiye, kendimizden gitmek…
uzaklara bakarken göremeyişimiz burnumuzun dibini
hep uzaklara olan sevdamızdandır
yakın hayal kırıklıklarımızda…
ki uzağı yakın eylemek en zoruyken
yakını uzak eyleriz
ve gitmek isteriz işte böyle kendimizden
hep gitmek
en uzağa gitmek
gitmek ve bitmek…
13:00/18 Kasım 2014/Sev_tap