YALITILMIŞ BİNLERCE DÜŞ
Başımda dönüp duran huysuz bir kuş gibi
Bakir ovaların arasında belki Ya da bir dağın yamacı kadar Erişilmez ve doyum olmaz tadına Başımı yasladığım o dost yüreğin. Pervasızca biraz Yeri geldi mi vurdumduymaz Seyrelmiş anılarımın yadigarı O sessiz ve hüzün dolu akşamlar İki yanımda ellerim ve bomboş. Duvarın ötesi sessiz bir öfkenin habercisi Doyumsuz özlemi Ve kavuşamamanın verdiği o tedirginlik Yine yeniden savurduğum tüm cümleler devrik Ve isyan dolu. Değdi ellerim bir kez daha içi boş tabloya Yırtık resimler pejmürde Ve dağılmış dört yana. Iskalarken arzuları Yedi yuttu kader beni Biçare avuttum kendimi İçinde boğulduğum gözyaşlarımda. Unuttukça tekerrür etti anılar Arşa değdi unuttuğumu sandığım ne varsa. Yalıtılmış binlerce düş Ruh dediğin aciz, sefil bir derviş Gözüm açıkken nihayete ermiş. Susarken hidayete ermek kadar olağan Sesi duyulmadı bir kez bile Boğazımda tıkanan kelimelerin. Neye yarar yalnız başına Sevgi kadar sefil ve yalnız o mefhum İçine yığdığım sırnaşık arzularım. Girdabında çalkalanırken Kulaçlarken ummanı Bir adım ve bir adım derken Ve sezdirmeden kimselere Serzenişim duyulmadı işte Ve çoktan savruldu aciz bedenim. |