BİLİNDİK ŞEHRE YABANCIBildiğim bu şehre yabancı gülüşlerim Düşen yapraklar geçen sonbahardan kalma Günahkâr bedenlerin asfaltında Gelincikler yaprak döküyor Bulutlar inatla güneşi sarmalıyor Güne bakanlar küskün bükmüş boyunlarını Menevişler zehir saçıyor aşk diyen dillere Güller sevdaların değil mezarların süsü Kefen giydirilirken masumiyete Darağacında yağlanıyor urgan Katletmek için papatyaları Avaz avaz kaçıyor serçeler Sevmeyi unutmuş bilindik bu şehirden Kül yağıyor çatılara Rüzgâr savurup gidiyor Ankalar doğamasın küllerinden diye Bir dilenci ağlıyor köşe başında Avcuna sıkıştırılmış kanayan yüreğe bakarak Ve ben hıçkırıklarımı gömüyorum Seninle var olduğum bana yabancu bu şehre Gülüşlerimi kurban ediyorum Umutsuzca beklediğim yoluna Bir depramle uyanıyor ruhum Seninle derin kabuslara sürüklenen Derin bir soluk alıyorum kömür isinde boğulan Bana yabancı bu şehirde Ve yürüyorum Seni Yalanlarını Vefasızlığını İhanetini Ardımda bırakarak Gidiyorum bana yabancı bu bilindik şehirden …. |