Gülümse
Hangi bedene sığar bu vedanın sancısı ?
Söyle, Hangi yürekte diner, Bu apansız gidişin sancısı ? Henüz başlamıştı tan yeri ağarmaya gönlümde. Usul usul göstermekteydi kendini güneş. Çiğ düşmüş dallarıma dokunmak üzereyken, Ne sana hak, Ne de bana müstehak bu hengame. Demiştim ya hani, Biz bir ömrün kadersiz evlatlarıyız diye. Mutlu olmaya çalıştıkça, Farkına varamadık içimizde büyüyen sinsi acıların. El ele gönül gönüle yürüdük. Hayallerimizde bambaşka bir dünya kurduk. Sevdik sevildik. Mutluluktan çığ olduk büyüdük. Kaz Dağlarından masmavi ummanlara döküldük. Sırılsıklamdık ikimiz de. Kumsalda yaktığımız ateşin yamacına üşüştük. Öylesine heybetliydi ki yüreğin, Öylesine fedakar. Aklım almıyordu seni bir türlü. Elim ayağıma dolaşıyor, Zir cahil kalıyordum divanında. Bildiğim kadar sevdim yar. Becerebildiğim kadar gönül verdim. Sürç-i lisanımı bağışla ey hayallerimin sultanı. Şimdi gördüm, Ayan ettiğin cefakar yanını. Ve anladım. Demek en iyi acılar büyütürmüş insanı. İçi kanadıkça, Kadere inat mutlu olmak istermiş. Bütün badirelere göğüs gerer, Arkasından gülümsermiş. Dinle yar dinle. Aldırma dünyanın kalleş pusularına. Her zaman olduğu gibi, Yine sıra sende. Sana en iyi yakışanı yap. Ve gülümse... _______Murat BULUT |