İSTANBUL GİBİ KADIN
Sen hiç İstanbul’u kokladın mı ?
Bir kadın, Bir namus gibi... Boğaza yaklaştıkça hissettin mi kokusunu aşkın.? Tıkabasa doldurdun mu göğüs kafesine ?.. Martıların gözünden baktın mı Yedi tepeli aşıklar şehrine ?.. Ve yine, Martıların sesinden dinledin mi En güzel şarkıları ? Her köşesinde sayısız aşk, Her sokağında sonsuz şiir yatar bu kentin. Sen hiç kokladın mı İstanbul’u şairin kaleminden. Ne Galata ne Kız Kulesi, Ne Emirgan ne Agora Meyhanesi... Anlaşılır mı azizim, Anlaşılır mı anlattıkça eski aşkların hikayesi ? İstanbul’u koklamadan, Yaşanır mı ölümsüz aşkların en şahanesi ? İstanbul’u koklamak; Boğazdan geçen bir vapurun sesiyle Yosun kokulu bir sabaha uyanmaktı. İstanbul’u koklamak; Galata’da bir akşam Balığın yanında boşalan kadehlerde Defalarca seni seviyorum demekti. İstanbul’u koklamak, Bir sokak satıcısının umuda yükselen sesi. Dar sokaklarda top oynayan çocuğun Dizindeki kan lekesiydi. Daha güneş vurmadan yedi tepeli koca şehre, Günün keşmekeşinde kaybolmama endişesiydi. İstanbul’u koklamak, Tıklım tıklım bir dolmuşta Arka beşliyi altılama çabası. Şuradan iki kişi uzatır mısın demek. Geç kalma telaşı ile simidi yolda yemekti. Ahh İstanbul’u koklamak !.. Aşık olmak demekti. Peki azizim... Sen hiç aşık oldun mu İstanbul’u koklar gibi ? Sevdin mi Fatih’in İstanbul’u sevdiği gibi ? Adına şiirler yazıp, ’Ya o beni alır ya ben onu’ dedin mi ? Sen hiç, bir kadına aşık oldun mu İstanbul gibi ? Gözleri dar sokaklı. Sinesi boğaz gibi akıntılı. Kolyesi Kız Kulesi. Yüreği yedi tepeli bir kadın sevdin mi ? Aşkı acıkmış, fethi gecikmiş, Kalbi küçük, hala çocukmuş. Dizlerindeki yara daha iyileşmemiş. Geçmişi acımasız savaşlarla dolu; Lakin hepsinden alnının akıyla çıkmış. Sen hiç, İstanbul gibi yorgun, İstanbul gibi bir kadın sevdin mi azizim ? Sen hiç Fatih’in baktığı gözle baktın mı ona ? Fethi ne kadar zor olsa da, Sen hiç Fatih oldun mu İstanbul gibi bir kadına ?.. |