BİZİ YAZSIN KİTAPLAR
Epey oldu hapsindeydin gözlerimin.
Seni herkes severdi. Bir bendim hayran. Sen herkesi bilirdin. Bir bendim umursanmayan. Gözlerin şiir kokarmış birilerine. Yazmasa suçlu hissedermiş kendini. Oysa ben. Oysa ben ömürlük bir mahkumdum sana yazdığım mısralarda. Yüreğim sadece sana şairdi. Ne kelam düşmüşse kalemimden, Hepsi sana dairdi. Gözlerinle yetinmezdim. Sen bilmezdin. Dört mevsim gülizardı ay parçası gülüşlerin. Tenine düşen yıldızları kaydırırdım düşlerimde. Her birinde aynı dilek dökülürdü yüreğimden. Semaya üflerdim gözü yaşlı dualarla. Ben bir kuytuda severdim seni. Kimse görmeden. Kimse hissetmeden. Sana bile göstermeden severdim seni. En cesaretli korkuları taşırdım yorgun yüreğimde. Yüreğinin kanatlarını açıp uçmasından korkardım. Baktığım her fotoğrafta, Hep bana, sadece bana bakardı sanki gözlerin. Sonra; Sönmüş volkanları keşfettim göğüs kafesinde. Külleri yeşili silmiş. Gülleri solmuş. Gözyaşları birikmiş, Bir göl gibi dolmuş. Sağ tarafında bataklık. Sol yanında kuraklık hakim sürmüş. Öyle bir saklı hüzün ki; Sanki doğmadan ölmüş. Ah be çaresizim !.. Ah be kadersizim !.. Daha ruhunu teslim etmeden yalnızlığa gömülmüş. Nasıl belli ederdim sana kendimi? Nasıl derdim merhaba? Şiiri çalınmış yüreğine nasıl yazardım iki mısra ? Sen hayal bile değilken miyadı dolmuş gönlüme, Nasıl koyardım ki umutlarıma? Sen, Ah sen !.. Güneş gibi doğmadın günüme. Sen varya sen. Sen varsın diye doğdu sanki kalbime. Güneşi çakmak yaptık. Aşkın ateşini yaktık. Katar katar odun çektik dağlardan. Körükledik. Şimdi... Şimdi okyanusları döksek sönmeyecek. Yüreğimizde alev. Gözlerimizde duman. Burnumuzda koku yaptık aşkı. Bana sayfa sayfa şiir oldu. Sana dilden düşmeyen şarkı. Bazen yüreğimizin teline dokunan mızrap, Bazen de içimizi delen mızrak oldu. O battı, biz feleğe gücendik. Gücendik ama; Gücendikçe yüceldik. Seni sevmek... Seni sevmek nedir biliyor musun kalbim ? Seni sevmek yeniden doğmak değildi. Seni sevmek; Hiç olmamış gibi doğmaktı. Hiç almamış gibi nefes almak. Hiç yürümemiş gibi sana adım atmaktı. Seni sevmek; Gökyüzünden bir parsel tutup, Samanyolundan yıldız çalmaktı. Eylül’de doğup, Ekimde büyümekti. Korkuların üzerine yürümek, Kalbinden öpmek, Aynı şarkıya susmak, Bir şiire aynı anda gülmekti. Seni sevmek; Hüzün kokan bir keman sesinde demlenmek, Vuslatın sinesine baş koyup Aşkın kokusunda dinlenmekti. Herşey seni sevmek değil, Seni sevmek herşeydi. Bazen acı çekmek, Bazen inlemek, Bazen de mecburen gitmekti. Korkmak, Korktukça cesaret kazanmak. Ve o cesaretle güneşe uzanmaktı. Yağmurdan sonra toprak kokmuyordu seni sevmek. Yağmurdan sonra sırılsıklam aşk kokuyordu. Eylül’de hazana değil. Hüzne değil. Eylül’de aşka yeşeriyordu yapraklar. Sen geliyordun ve Sen kokuyordu bütün sokaklar. Senden alıyordu ıtırını leylaklar, zambaklar. Ne tarafa sürse kader olmuyor. Hep sendeydi bütün duraklar. Ve sen geldin. Kalbim... Sende keşfettim kokusunu aşkın. Sende aldı tadını dudaklar. İyi ki geldin. İyi ki varsın. Yaşayalım da ölelim. Bizi yazsın artık kitaplar... |
Seslendirme de fon da çok güzel
Yüreğinize sağlık kaleminiz Kavi olsun.
Şiir bir ülkenin gözü kulağı sesidir.
Selâm ve Duâ ile Sevgiler Saygılar.