MUALLİM NESİMDüş önüme kara kasketim Sakladığın her sırrımı Vur yüzüme ben ölmeden Ters dönmüş dipsiz kuyu gibi Seril suskunluklarıma yeniden Bildiğim her doğrunun Biriktiği o yerde Saçaklarından buz sarkan aklımın Kalan çürük darağaçlarını Ve uydurup kurduğum kulübemin Sarnıcını anlat Kızıl akşamların ay vuran gölgesinden “Ben muallim Nesim bu da kasketim” Diyerek seni tanıştırdığım Kahve gözlü küçük kadınlarımı Ve eli yüzü kir pas içindeki Çamurlu sokak çocuklarımın Yetimliğinde boynuma prangalar asan Aç kalan yanlarımı anlat bana Yeniden ve hala hayattayken Ve iyi kötü ayaktayken… Benim kadar sevdin mi gerçekten Sokaktaki o kara pisiyi Sevmesen düşmezsin üzerine Öyle aceleden … Sahi söylesene Hangi rüzgârımı daha çok özledin Bir zamanlar deli gibi eserken Anlat hadi, Memuriyetimi nasıl da beklediğini Yağmurluğumun üzerinden Özlediğin askıda kalan emekliliğimi Gelip giden deliliğimi İlle de Haliç’in altındaki Sarhoş nidalarımla söylediğim Münir Nurettin şarkılarımı Ve beni bende unutan İlk karımın hayat dolu saçlarını Olmayan kayıp çocuklarımı Acıtmadan ama Yakmadan yorgun canımı Zorla tutturduğum uykularımda İnsafsızca aklıma üşüşen mısraları Sabah olduğunda başucumda duran Beklemeli pişmanlıklarımı Şekeri yasaklayan doktordan saklı Bitirdiğim baklavaları Biriken hasretlerimi kurutsun diye İçtiğim limonu az votkalarımı Anlat tepe tasımın sahibi Kara kasketim… “Ben muallim Nesim, bu da kasketim”… A.S.R.A.N. |