GÜNLERİN AVUNTUSUZ VE BUZUL KİMSESİZLİĞİ:
Sokaklarında sayısız çocuğun üşüdüğü bir ülkede
sahi sizler, sıcak evlerinizde hala ısınıyor musunuz?.. I Şimdi yüreğimde bir otogar yorgunluğu... gidenler, gelenler, yitirdiklerini arayanlar ve unutmak isteyen, unutulmuş, unutulanlar ... heba edilmiş, terk edilmişler, kimsesizler, üşümüşler, yenilmiş ve gecikmişler... Bense buruşmuş bir fotoğraftan sızan unutulmuş bir kederin suretiyim... acının ana vatanında yaralı bir umudun dikiş izleriyim... Ve kimliksiz bir aşkın faili meçhul cinayetiyim... II Dipsiz bir intikam kadar derindim... yorgun bir çınar gibi içimde sakladım fırtınalarımı... Yeni voltalar biriktirdim hapishane avlusu belleğimde... avuçlarımda günlerin avuntusuz ve buzul kimsesizliği... ’Ölür yaşadığını herkes’ bense apansız çekilen tetiğe yaşadım.. III Bu kentin çocukları, her fırtınadan artakalan... ve suskun gecelere düşen bir çığlık kadar savrulan. daha esmerdir kederleri... ve sevinçleri... hayatın rahminde gizli bir kürtaj gibi gasp edilir gülüşleri. haklıdır küfürleri... barut kokar geceleri ve mağlup aşklarda apansız dökülür külleri.. Apansız dökülür külleri.. IV Kurak bir umudun saçağında yorar seni şu savruluşlar, şu uğultu... Paslı düşlerin iri bir yalnızlığa yaslanır... Toprak kokmaz şehirler hiçbir yağmurdan sonra; bozgun başlamış bir hayat hep hazin ve tenha yaşanır... Soluk bir fotoğrafta eksik bir gülüşsün artık ... Sen öznesi şu kimsesiz ayrılıkların... sen hep özeti kocaman hayatların... Günlerin eşiğinde kanayan her akşam seni yalnızlığın terletir... Sonra hızla soğuyan bu hayat, sana hiç kullanılmamış intiharlar ezberletir. Senin yüzün sonbahar, acın esmerdir... seni tarifi imkansız yoksulluğun değil, şu çürümüş yasalarda yamalı umutların kirletir... V Sildim parmak izlerimi, faili olduğum bütün cinayetlerden... sanıkta benim, tanıkta... VI Bütün pencereleri kırılmış, gizli bir intihar gibi yaşadığımız ömrümüzün... Oysa soğuyorsa sesi dünyanın ve giderek irileşiyorsa kalabalık, değişmez akışında zamanın... Herkes kaybolan boşluğunda avcısıdır kendi yalnızlığının... Şimdi savrulan ömürlerimizde, delil yetersizliğinden serbest kalmış acımasız yılların izi... Ve kanayan yüreklerimizde kimliği belirsiz kişi veya kişilerin parmak izi... Yeterli suç, yetersiz delil.. O yüzden, kendi çığlıklarımızda başkalarının ses izi... Kendi çığlıklarımızda başkalarının ses izi... ____________________Birdal Erdoğmuş - |
Yüreğine sağlık
Kalemin susmasın
_________________________________________Saygılar selamlar....