Eşkiyam
Yüreği dağların feryadına örtünen
Ve sevdasına sıra dağlarca yeminli eşkiyam Bedeni isyandan bir tarihe diz çökmüş Eşkali esmer teninde halaya duran , umutları Zilan deresi gibi kanlı hevalim. Şimdi bütün türküler sevdamızı mırıldar. yasak dillerde ve illegal çığlıklarla... mülteci bir çığla düşer kutsallığına Ve çanlar inançsız öter... Sen ey tanrıça göğsüne vurulmuş eşkiyam ülkesi için can veren son kıyam, Karanlığın sırtına hançer gibi saplanan kawa’m Ve ilk newroz bayramı ile bedenime sar kıyametini Ve sırtıma eli kanlı bir yaşam dokunuyor Ve yurdumda delikanlı bir bahar duruyor Şimdi avuçlarımda ülkesizlik kokusu Teslim ol çağrılarına ihanetle karşılık vermenin korkusu Şimdi heryerde hürriyetsizlik çınlıyor... Şırnak’ı biliyor musun ey eşkiyam ? Gel gezdireyim seni Cudi’nin tepesinde tufanlı gözlerinden öpeyim. Sonra mem û zîn den türkü söyliyeyim... Ve Melayê Cizeri’den bahsedeyim sana Feqiye teyranı çağır yitik aşkların gölgesine Sonra binlerce kez esmer teninde memleket olayım İşte o an bütün yasak lisanların hasretiyle bakışlarına sığınayım soğuk şehirlerin metropol faşizmini haykırayım. Üç tarafı dağlarla işgal edilmiş bir yokuş kenti misafir perver akşamların savunmasız heyecanlarını dök üstüme Ve bir çıranın alevlerinde ısınmayı düşle Bir tarihe canlarını hibe edenler düşünce. Ey ağıtları zılgıtlarına karışmış halkım Ve barışa hicret eden militan aklım Ve yaşama tutunan Dicle nehri Şafak baskınıyla Mezopotamya’ya isyan eder. Gel biraz sarılayım sana Ey eşkiyam.... |
Kalemin daim olsun
______________________________Saygılar