Ey Mezopotamya
Her umudun
Her çığlığın bir öldüreni de varmış Ben her ölümümde sevdana gömüldüm Öyle yalvarmalar kalır ki Boynumda bir terk edişin meçhul ağırlığı Oysa isminle aynı vurguda söylenir Farklı ölüşlerimin dayanılmaz senfonisi Allahla aramda senli dilenmelerim saklıdır Öyle bir çığlık öyle bir ölüm yığını ki Teninin hatlarında ölüşlerim çoğalır Kırgın , Elvedasız anılar bastırır Gözlerimin boğusunu Üşümek kaç seslidir ey Mezopotamya Şimdi elden ne gelir Şimdi allah alır mı ki bu canı Belki yalvaracak gücüm bile kalmadı Belki geride ölüşlerimin uğultusu Seninle yaşamaklı , seninle aynı umutların vurulmuşu ayaklanır Dedimya sevgilim Allah almadı ki bu canımı Senle olmadıktan sonra Nedir bu şehirler Bu gözyaşları Can damarlarından üşümüş kaburgalarım Ne olacak bu halimiz Ey Mezopotamya... Bunca umutsuz , bunca ölümlü sabahlarımdan kime ne ? |