ANYıllarca koşup yoruldu hisler aşkın yalın halinde devrildi cümleler Yılışık bir sarıydı akılları çalan Kah susadı bir kuyunun kıyısında kah terk edildi ölümün gizli omurgasında... Baharın gelişiyle güzelleşti kentler perinin çırptığı her kanatta sevişti hayaller bir çırpıda. Bekleyişin çantasında taşındı adımlar ön söz oldu mahzun bakışlar yalnızlığa... Kurutulmuş gül renginde sürüldü düşlerin tohumlarında özlemler... Üç duvar bir pencere değildi yaşam cam bir fanustan baksak da kimi zaman uyku öncesi masaldı harikalar diyarı.. Rüzgarın en hovardası idi kağıttan uçakları sümen altı eden Anka kuşundan öğrenmedik mi uçmayı Fuji Dağı’nın eteklerindeyken. Süperman da kurtaramadı An’ları kötülerin elinden... Bir kez yıkandık yüzdüğümüz sularda. can simiydiyle sarıldık hatıralara. Serilip dinlendik kimi zaman gölgesi yer değiştiren ağaç altında... Altına tarih düşüremediğimiz. cesur dizelerde kaldı bütün sırlar ... Naaş günü değil miydi ..? şimdi emekleyerek beklediğimiz aslında... Ferda Özsoy... |