MEVSİM SONBAHAR
mevsim sonbahar
günlerden kanlı pazar yurdumun doğusundan gelirken kötü haberler azar azar kor ateşler düştü bağrımıza acının yalımı yaktı yüzümüzü sahtekar batı bağladı gözümüzü ateş barut kan yıkarken yüzümüzü yurdumun apayrı dağlarında apayrı bir ölüm kokar nefesini tutmuş eşkıya pusularda zulüm kokar mavi değil gökyüzü cizreden kirli bir duman ğöğe doğru yükselir kaçak tütüne sarılı siğara karışır barut kokusuna kaç zaman kaç gün daha hasret kalır analar yavrusuna analar kavuşma ümidiyle yanıp tutuşurken diyarbakır sokaklarında ve ağladık gafil avlandık kırım kerkük musulda ben uyumaya alışkın değilim kuş tüyü yatakta hürriyet varsa şafakta sevdalım diken üstünde tut bıçak sırtında uyut yurdumda kirli şavaşlar var gayri beni unut zifiri karanlık sevmez alaca bir şafağı beline dolarken şal kuşağı sevdalım beni unut unuturken umut dağıt sevdalım umudum hasretim daha beşiklerde yatarken bebekler gözlerine yerleşmiş ölüm korkusu ölümden korkarmı Türk ordusu mehteri duyunca zalimlerin kaçar uykusu sevdalım yurdumun dağlarına bahar gelince kışın al bayrağa sevdalı düşün özgürlük ülkesinde güzün dalğalandığında albayrak nazlı nazlı o zaman bu zaman farketmez unut beni unuttuğun zaman EKİM/2014 |