YÜK
Ağlamak yok bu yağmurda,
Mutluluk yasak şehrin son meyvesi. Yazmaz kaderde yaşanılacaklardan başka ve fazla, Kopardım gündüzü dalından, kovuldum geceden. Hayal ve gerçek kol kola gezen bir ateş, Fark ediyorum hayattan bana kalan farkı, Bekliyorum yarınların bana sunduğu senaryoları, İşliyorum alnıma, zamanın eğri yollarını bir bir! Geçiyorum ateşleri de yakan ateşlerden, Koşarak ilerliyor ölüm kalbimin boş sokaklarında, Durduruyorum geçen zamanı tutarak ellerinden, Bir ölü deri gibi aksediyor aynalar beni bana. Kızdıkça yük olur insanın sırtına kader! Sanki bütün yükler bendeymiş ağırlığı var üzerimde, Ben karalasam kalbimi, levh-i mahfuz yine çizer, Olması gerekenlerin yükü var üzerimde. Olmazların peşinde gölgeyim ben, Dünyanın adaleti, terazinin bozuk kefesi! Ey gözüm ağla, alışkınım ağlamaya içimden! Niçin saklarım herkeste olan o soğuk kaçınılmaz nefesi. Yollar ayrı ayrı işlenmiş içime, Bir gün kavuşur elbisemin düğmeleri gibi.. Damla damla düşüyor hüzün gecelerde fikrime, Bulutun toprağa yağmuru ağlaması gibi.. |
Biz Insanlar böyle alıstık hayata yapcak bısey yok
Böyle Basladı böyle bıter
Güzel Bır sier okidum yüreğinıze sağlık.