kanırtılmış bir acının düş bozumu olsa da gözlerin dudağının kenarında kıvrılıp yatan tebessüm bilmem kaç asır öncesinden taşıyor bana kendimi sevdiğim...
sağaltılmış bir çocukluğun hastalanmış yetişkinleriyken insani paralellere dik düşen meridyenler gibi şizofrenik belirtiler içindeyiz
kutsanmış bir geçmişin melez sancısı ve varoluşumuza aykırı yok edilme çabası soysuz vahşet çığlıkları yoksulluğumuzun lastik ayakkabılarından içeri dolan kar kadar ürpertici ve soğuk
yaşamak ölmekten daha zor kılınmışken ve oluk oluk akıyorken kan göz’bebeklerimizden neresinden tutsak hayatın yara bere içinde kalıyor ellerimiz
suya düşen ağıtlarımın ardından suya yazılan en saf şiirimsin sen öyle lirik öyle epik ve öyle didaktik bir devrimin ayak sesleri kadar gerçekçi ve ütopik…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
En Saf Şiirimsin Sen... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
En Saf Şiirimsin Sen... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yüreğine az da olsa ses olabilmişsem ne mutlu bana canım, şiir paylaşarak çoğalmaktır belki de...çok teşekkür ediyorum varlığına ve güzelyyüreğine, daima sevgimlesin...
var oluşa bir sebep varmışda sende bu sebebi çıkarmışsın suların dibinden
keskin yansımalı ve ayin kokulu bir düşün sırtına binsede ağır bir kurumlu ağrı çok ama çok büyük bir pencere var yüreğin evinde kapısı zaten yok sadece pencereden görünenlere asılı hayat ikindi vakti nasıl masumlaşıyor bazen gök işte ozaman çayın deliliği alıyor atık günü öylesine zıpkın düş öylesine kırılgan...teoride açık pratikte sonuç cümleler..harkulade
sökülürken diz(e)lerin/savrulurken dalında yaprak umurumda olmuyor /dikerim..güllerin çamı ile diken/diken ki yırtıp bir defteri derinden önemsemiyorum doğan güneşi/dolunayı ve toprağın yüreğine batan kazmayı/kılıç gibi devrim devrim, kürek kemiklerimin arasında t-uzak kuran titremelerim..uzat avuç içlerini durmak-sızın/bu sefer öpeceğim ki biliyorsun ellerin ve parmak uçların sevdi ilk önce beni..gerisi benden sana kalan/payıma düşen bana..mavi bir bulut sonra zerresi yağmurun/ıslak..vaha sessizliğinde kavruluyor her yerim..dur-ma ağla..iki şey biliyorum ben şiir ve hiç gitmediğim kıtan/ANAkaran..ulu orta çiğniyorum şiirlerini izmarit niyetine ayaklarımla ki niyetim hece hece sana varmak/sana ermek..sahi ne kadar çok sevdin beni?..peki/karları erimeyen dağlar gördün mü hiç? Dağlarrrrr diyorum/dağlarrrr….
çoğu zaman acılardan besleniyoruz ya
ben bunu paylaşmayı hiç beceremedim...
yazarken bile hep yan çizerim, rotayı değiştiririm hemen...
ama hep boğazımdaki düğümler birikir, çoğalır...
iyi ki diyorum,
sen varsın ve daha birçok sevgili arkadaşımız
ki
birimizin diyemediğini, boğazında biriktirdiğini
ortaya atıp birbirimizi rahatlattığın/ız için...
sevgimle canım ... :)