Kanadık ...
Yeryüzüne yalnız, ve kalbimiz çatlak doğduk,
düşlerimiz, dileklerimiz, bileklerimiz inceden kesik, ve kanamalı. Kimseye değmeden, dokunmadan yaşamaktı gayemiz... Sonra; sonra hiç tanımadığımız, karşılaşmadığımız birileri çıktı geldi, birileri iki güzel cümle kurdu, birileri nasırlı ve kirli ellerimizi tuttu, birileri sakladığımız çatlaklara dokundu, büyüdü bizimle birlikte içimizdeki çatlaklar ve kırıldık... Ufkumuza bir yol çizdiler, dikenlerle dolu, üstelik çıplak ayakla yürünülmesi gereken uzun yollar. Sonunun nerede ve nasıl biteceği meçhul yollar... Sonra yürüdük, nereye gittiğimizi bilmeden, topuklarımız dan kalbimize kadar santim santim çatlaklarımızın büyümesine aldırmadan, yürüdük ve içten içe kanadık... Birileri şiir yazdı, biz okuduk kanadık, birileri nakaratları kazıdı belleklerimize, kanadık, birileri uzak ve soğuk camlar ardından el salladı, biz kanadık ... Geceleri ay ışığında cüzdanlarımızda sakladığımız saç telleriyle delik deşik ettik her gece uykularımızı, kanadık... Uçları yanık sinema biletlerini sakladık ceplerimizde, yaşattık aklımızın içinde, sonra, sonra birileri kör bir makasla kesti gökyüzümüzü, bulutlar sustu, rüzgarlar birbirine çarptı, yağmurlar ağladı, biz kanadık ... Tüm bu yaşadıklarımızı tabiattan bildik... |