Sürgün Acıların MeridyenindeyimKüflü yalnızlıklar topluyorum çürümüş dallardan Sürgün dizeler yetiştiriyorum soy ağacımda Eskimiş düşünüşlerin kerpiç duvarlarında adım İğreti pencerelerde yâri bekleyen kuşlar Hangi şerefe kaldırılıyor mutluluk kadehi! Büyümek ister iken ben kendi gölgemle Paslı alnımı koyacak yastık bulamadım Üşümüş taşlar biriktirmişsin nicedir bana O ürpertili bakışında unutulmuş ölüler Sızılar kemirdi sol yanımı yokluğunda Hangi mevsimdi kendi içime yığıldığım! Çaresiz bir yosun gibi çöktüm kendi içime Saltanat sürdüm ahir dünyada, aşka doyamadım Devrildi yağmalanmış günler kaderine sonunda Her kapıya unutuluşun zilini astı mağrur insanlar Yol bölündü kendi sapağında bir gün Sürgün acıların meridyeninde aşk ağladı Hangi acıya meydan okuduk bunca zaman! Mutluluğun merhemini sakladık aynı yığına Göğsümdeki o ince sızının adını koyamadım Selahattin YETGİN |