kırk'a doğrukırk’a doğruyum çıkarsa kırkadır yolum: çıkardım üç beş yılı çocukluk beş on yılı başım eve dönmedi düşlerle esridim, ayıldım düşüşlerle kaç saman kâğıdı yıldı ömrümü sardım, sundum, bir nefes şuna bir nefes buna sonra telaş diye bir yere yıllarca yılımı gömdüm kırk’a doğruyum: on iki mart’ı, on iki eylül’ü gördüm kırk yerinden vuruldu, kırıldı ömrüm hâkî yılların çarmıhına gerildi sellere kapıldım rüzgâr üfürdü kurtlar kuşlar kalanımı götürdü kırk’a doğru doğru bir hesaptır bu ömrümden düştüm bunları bütün bunları düştüm kalana baktım ki kırkım çıkmamış ömer faruk hatipoğlu (1997) (ince, toplum, 1997) |