SAAT FARKIAyna çürümüş. Küften sır ma’ ucu kırılmış saçlarının gece mi orda, dilin kanayan dişe gitmesi ben son eskiciyim çürük düş toplayan ağzınızdan tükürdüğünüz bütün küfürlerin efendisi Bütün çığlığınızı bir şiirle satın alıyorum suretlerinde yüzü bıçaklanan kadınların kırmızıya boyayın yeterki ayaklarınızın altındaki sahte cenneti, uçurumlarla gizlenen kalbi karnından cürümlü adamlar küfle yıkarken yüzünüzü sakın ağlamayın Ne anladığınıza bağlı ölmek, örneğin kanatsız bir sinek ve o masal nemröt, ateşi çalmadan öceydi sanırım benim ilk öpüşümdü suyu o yüzden balık burcunda Monalizayı öldürüşüm Dışarda bir kuşku var sanrı boşluklar, etine tünemiş siyah sülüklerden araz siyah kanayan insanlar, vakitsiz gidiyorsun bu boşlukta kadın, gri tükenmden ömründen metalik gülümseyerek kıyısında sesizce kül altı derinliğinde bir kibrit bir orman Şimdi hatırladım da saçlarını mevsimseldi sanırım gamzelerindeki o rüzgar Uzun ve çok yorgundu avuçlarındaki derin uğultu dedim ki ne çok toprağa benziyor yağmur sonrası kurak eylülün... Şimdi gümüştem bir giyotin koydum odama bir çarmıh bir medusa nasıl olsa Orda hep bir saat önce ölünür Burda bir saat sonra Eğer yüzün doldurmazsa öznemi ... CC_ |
kırmızıya boyayın yeterki ayaklarınızın altındaki sahte cenneti, uçurumlarla gizlenen
kalbi karnından cürümlü adamlar küfle yıkarken yüzünüzü sakın ağlamayın
harika