Sabrı ve hukuku akidem için ayrıştırmalıydım!İnat ettim, yılmayacak ve karalara boyanmayacaktım Solgun nefesleri asla unutmayacaktım, yaşarken ölümle yol alan bir can olacaktım Sevgiyi hakikatin didarından soluyacaktım, sevdayı sadakat ve aşka azimle bırakacaktım Kim ne derse, önyargılarıyla bir hüküm verse ruhumu bizarlığın o kadrine salmayacaktım Nasıl güvenmeliydim, kiminle ahenkleştirmeliydim Dervişin vecdine, alimin ilmine, mazlumun nefesine, mecnunun divaneliğine ermeliydim Sabrı ve hukuku akidem için ayrıştırmalıydım, ne kadar heves varsa maşuka adamalıydım Adamlığı hiddet ve kuvvette barındırmamalıydım, hamasetin sefilliğinde yaşamamalıydım Ana derken, yârin süruru şevkini nefeslenmeliydim Nisaya seslenirken, edebin ve hilmin senasında bir kuşun ahengiyle kalbi hasretmeliydim Nazargâh’ın ne demek olduğunu iliklerime kadar yakın hissetmek ve zikretmeyi bilmeliydim Hak derken, vaktin ve emanetin saadetinde, azmin ve inşirahın kavlinde ki aşka erimeliydim Hamalı hakir görme, sabrın ilminden nefeslenir Kapıcıya acıyarak nefes etme, rızkın inhisarında keyfiyeti bırakır, buruklukla ladestedir Ne vakit simitçiyi görsem, ayazlarda bekleyen boyacıyı fark etsem, içimin acıdı nöbettedir Gecenin karanlığına maktum edilen, mücadeleyi aşk bilen kadını görsem keder kalbimdedir Masum bir şekilde okul kantinine bakıyor çocuk Karnı aç, umut kıraç, maksat onun ruhunda meşakkat, durma ey can ayağa kalk Seni senden alan, aile saadetini hiçe sayan, nesilleri kobay sanan sokaklara savuran an utan Nasıl tarumar olmaz zihnim, bin hüzün içindedir kalbim, nasıl bir ruhun sahibi miyim inan Mustafa Cilasun |