YANIYOR KELİMELER ŞU AĞUSTOS GÜNEŞİNDEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın YANIYOR KELİMELER AĞUSTOS GÜNEŞİNDE
Cehennem ateşini giydirirken ağustos harflerim deniz tuzuna bulanmış eriyor koruduğum kelimelerimde ne gülmesi gülümsemek bile sefaleti yaşarken şu içimde sabahın güneşinden korkar oldum öğlene varacak diye kızgın cehennem alazı çöl rüzgarlarına bürünmüş sesinde Zamanı teklif etmeyen rüzgarlar bir yerlere attı işte yıkıldı yıkılacak gençlikten bir kaç hikaye o sefil kulubemde gece gündüze sarılıp bürünürken günlere aldırmaz vurmaz o harabe kapıya haber vermez bile ukala kendinden emin ölmeyecek sanki saaatlerim gülümserken habire Oysa aldırmadığım o saatin ibreleri etimden koparır günden güne arsız sarmaşıklar ellerime dolanır hareket edemediğimde hani o anlattığım benimle yürüyen neşeli bulutlar var ya, işte onlar bile dururlar aniden zorlar saçlarımı şu beyazlardan boya diye hüzünlü bakışlarımın sebebi bunlar işte Ufacık şeylerden hala heyacanlanıyorsam sakın gülme öylesine sıcak bir gecede karalıyıverdim işte rüyalarım bazen korku filmi gibi ama sonu yinede neşeli dünyanın kinli sesleri korku dolu mağaralardan uzayıp yankılanıyor kulağıma şimdi ,oysa ben korku nedir hiç bilmezdim hala uzaklardan ulaşan neşeli gençliğimden çaldığım seslerim belki ama şimdi öyle yorgun ki öyle yorgun tahta kulübeme sakladığım rengarenk hikayeler yüzünden olabilir kulübemi devirmeye çalışıyor hala o kinli rüzgarlar aldırmıyor sanki sonunda başaracak belkide NASIL BAŞLAYACAĞIMI BİLEMEDİĞİM BİR HİKAYEDE BİLEMİYORUM ŞİMDİLİK KARALADIM TİTREYEN ŞU PARMAKLARIMA GÜÇ DİLEYEREK YAZARIM BELKİDE MİRAY HANIM Cehennem ateşini giydirirken ağustos harflerim deniz tuzuna bulanmış eriyor koruduğum kelimelerimde ne gülmesi gülümsemek bile sefaleti yaşarken şu içimde sabahın güneşinden korkar oldum öğlene varacak diye kızgın cehennem alazı çöl rüzgarlarına bürünmüş sesinde Zamanı teklif etmeyen rüzgarlar bir yerlere attı işte yıkıldı yıkılacak gençlikten bir kaç hikaye o sefil kulubemde gece gündüze sarılıp bürünürken günlere aldırmaz vurmaz o harabe kapıya haber vermez bile ukala kendinden emin ölmeyecek sanki saaatlerim gülümserken habire Oysa aldırmadığım o saatin ibreleri etimden koparır günden güne arsız sarmaşıklar ellerime dolanır hareket edemediğimde hani o anlattığım benimle yürüyen neşeli bulutlar var ya, işte onlar bile dururlar aniden zorlar saçlarımı şu beyazlardan boya diye hüzünlü bakışlarımın sebebi bunlar işte Ufacık şeylerden hala heyacanlanıyorsam sakın gülme öylesine sıcak bir gecede karalıyıverdim işte rüyalarım bazen korku filmi gibi ama sonu yinede neşeli dünyanın kinli sesleri korku dolu mağaralardan uzayıp yankılanıyor kulağıma şimdi ,oysa ben korku nedir hiç bilmezdim hala uzaklardan ulaşan neşeli gençliğimden çaldığım seslerim belki ama şimdi öyle yorgun ki öyle yorgun tahta kulübeme sakladığım rengarenk hikayeler yüzünden olabilir kulübemi devirmeye çalışıyor hala o kinli rüzgarlar aldırmıyor sanki sonunda başaracak belkide NASIL BAŞLAYACAĞIMI BİLEMEDİĞİM BİR HİKAYEDE BİLEMİYORUM ŞİMDİLİK KARALADIM TİTREYEN ŞU PARMAKLARIMA GÜÇ DİLEYEREK YAZARIM BELKİDE Korktuğu gibi olmamıştı ağrıları fazla önemli değildi,birden ölümü hatırladı yaşadıklarını gençliğini o güzel anılarını, deli bozuk kız diye kendisine söylendiği anlar ah o yanlışlarını ,evet doğru yaptım dediği kısımlarını, bir şeyler karalamaya devam etmeliydi biraz kendisinden , biraz ondan bundan gördüklerinden annesinden dinlediği hikayelerden dönen dünyanın dişlerine takılan ne varsa hiç ayırt etmeden işte,vakit buldukça kendisini değişik yerlere atmalıydı durumu fena sayılmazdı yanlış analizler ona hayatta hep çelme takmıştı,doğru olanı geçte olsa bulacaktı, tuhaf bir kadındı,olması gerekenden öte hala delilik yaramazlık peşinde olan ruhunu yazıları ile analize ederek belkide sonunda kendisini açıklayacaktı belkide muamma bir ipin ucunda acımasızca yaşadığı sürece boşluğun karanlık diplerine ürkütücü bakışları her zaman yanında sürekli sallanacaktı , adı Miray yarım asırı çoktan aşırmış kadın bağıran çağıran deli dolu kelimelerin ortasında ona kurulan meydan ateşinde hala şaşkın acaba kendisini yaşamının son merdivenlerini tırmanırken tanıyacakmıydı? MİRAY HANIM |