Aşka İnanmıyormuş meğer şiirlerDüğünlük kırlarda top sektiriyor Saçları yana yatırılmış oğlan çocukları, İp atlarken kahkahalı kızlar Ellerini sallıyor ellisine, Zaten ile başlayan cümleler Kuyruğuna teneke bağlanmış sokak köpeğine Sana kız mı yok diye sesleniyor, Yaşlı bir ağaç Yer yarılıyor, İçine kimse girmiyor Ruju kırmızı damlıyor, Suçluluk duygulu bir kadının Çivisi çıkıyor, Düne asılmış bir resmin Toz konduruyor, Çivisi içeride aşklar Ahkâmlar kesiyor pembe kalemlerin, Körelmiş uçları İki ahkâmın birini cami avlusuna bırakıyor, Helva kavuran komşu kızları Saf tutuyor aklı evvel cemaat, Metanetli duyguların ardında Avuç açmıyor avlu önlerinde, Dilenmeyi bilmeyen gidişler İçinden deniz geçiyor, Damlası ıslak bir adamın Ölü kabuklara yaslıyor, Ağrılı başını Fazla kulacın var mı diye, Sorası geliyor Beni sevse dediği birine Sünger çekiyor bir muhtemel, Bilindik bir yüze derininden Geceleniyor bir arşın su yüzleri, Allah rahatlık vermiyor Suadiyeağustosikibinondört Demir mutlugil |
Saklı bir elma gibi.
Sen varsan dışında,
Kırmızı şeker gibi
Ne sen inandın aşka, ne de ben diyorsun ya pışk...
Usta aşk hep vardı ve hatta tanrıları bile vardı kısa bir şeyler karaladım sevgi saygı ve selam ile.