şiire sesini giydiren hkaraşahin abime ustama sonsuz teşekkürlerimle
...
ozan ateşiyle mısralar çektiğim yıldızların kayıp düştüğü kar sularıyla geliyorum şubat soğuğu büyüten ellerine
toprak damların tarhana kokusuyla yeni doğmuş baharın renklerinde mülteci yüreğim
aklım fikrim çocuksu bir umut acımın dizlerindeki yaradan akıtıyorum seni
gözlerine sığınmış güvercinler kanatlarına yığdığı kavgalı bir aşkla bakıyor bana içimin zemherisi ağustos nemi ıslaklığıyla her güvercinin kavgalı sevdasıyla dökülüyor gözlerimden
saçlarının tellerinden geçen telgraf kısası umutlarım var kokundan bir tutam koparıp çocuklara tahsis topraklarda bana verdiğinde umutlarım uzun bir gece yolculuğu vurdu soluma ezberlerim yıkıldı doğaçlama tüm ütopik aşkımla toparlandım beyaz coğrafyalı tenine varmak için
yalnızlığımın karşısına oturduğun vakit gülümseyişine taktığın utangaç bulutlarından tütünlü bir yorgunluk yağdırdım aslında bas bas bağıran dudaklarımın dudaklarına değişi suskun bir ilki öldürdü
artık eylülün doğurgan hasretine çıplak kalmış kentin arzularıyla yağmurlu bir şiir yazıyorum
kirpiklerinin ucuna asılı otobüsün perona yanaşmasıyla gel adımların ilk düştüğünde sararmış yaprakla beraber toprağa bağıra çağıra düşerim bütün kenti unutarak getirdiğin biz adlı umuda ...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SAKLI AĞUSTOS şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SAKLI AĞUSTOS şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ah Şubat soğuğu ellerim Eylül'den önce düşüp dolar avuclarınıza, sonra siz Agustos sıcağıyla bakarsınız her daim, gözlerimin size dalan boşluğuna...
Sonra siz "Diyar" , "Diyar" dolaştığım toprak evlerin çatısız ikliminden yağarsınız avuçlarıma... Ahh ne severim bilirsiniz toprak kokusunu bir de...
Acısı taze hayallerimizi, çorak topraklara ektik umutlu yarınlar adına ... Ahh yürümeyi öğrenirken kanattık hep dizlerimizi...
Sonra siz çocukların diliyle konuşmak için sürdünüz ayaklarımı, Kumdan kaleler yapılan, kadınların gece sohbetlerinde çekirdek kokusuna karışan... O "yere"...
"yalnızlığımın karşısına oturduğun vakit gülümseyişine taktığın utangaç bulutlarından tütünlü bir yorgunluk yağdırdım aslında bas bas bağıran dudaklarımın dudaklarına değişi suskun bir ilki öldürdü"
Eh ben susayımm cancağzımmm :) şiirle ne çok konuştuk seninle ...
ebruuuuu tarafından 8/6/2014 11:41:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
artık eylülün doğurgan hasretine çıplak kalmış kentin arzularıyla yağmurlu bir şiir yazıyorum
kirpiklerinin ucuna asılı otobüsün perona yanaşmasıyla gel adımların ilk düştüğünde sararmış yaprakla beraber toprağa bağıra çağıra düşerim bütün kenti unutarak getirdiğin biz adlı umuda ...
Usta kalemi okumak ve usta yüreği dinlemek keyifti Hr iki yüreği selamlıyorum Kalemin daim olsun _____________________________________________Selamlar
yıldız düşen gecelerde bir harman yeri serinliğinde sevdalar üstüne şarkılar söylerken ateş böcekleri dinmeyecek sızılar ekip gitmiştin bizim ellere vakit eylülün istikametindeydi terkedilişin acısı çötükçe çöküyordu içimize... ve şafak vakti çiğ düşerken kirpik uçlarımıza tutunduğumuz umudumuz vardı her eylül başında tazelediğimiz... ve artık gelmesen de olur......
eşlik etmek istedim saygıdeğer dostum selam olsun kalemine
her dizesi birbirinden özgün ve harika imgelere sahip..
"saçlarının tellerinden geçen telgraf kısası umutlarım var kokundan bir tutam koparıp çocuklara tahsis topraklarda bana verdiğinde umutlarım uzun bir gece yolculuğu vurdu soluma ezberlerim yıkıldı doğaçlama tüm ütopik aşkımla toparlandım beyaz coğrafyalı tenine varmak için"
bu bölümde ise başka bir tat var.. ve tabiki seslendirme yine şiirle müthiş bütünlük sağlamış.
...
heyhat! eğilip avuçlarımızda okşadığımız çiçekler mahsun bir deniz örtüsü, geldiğimiz yerler kuş ölüsü delal...
selimina'dan geriye kalan ağaçların gölgesi peşimize düşmekte bak yine üşümüş omuzlarında şalını unutan kadın yükseliyor yalınayak gökyüzüne, evet.. bu rüzgar, mahir'in annesi olmalı.. gözleri bunca keder omuzları bunca sefer beklemiş, özlemiş ve susturulmuş!
her ikinizi de yürekten kutlarım kardeşim. selam ve sevgilerimle..
Eylül'den önce düşüp dolar avuclarınıza,
sonra siz Agustos sıcağıyla bakarsınız her daim,
gözlerimin size dalan boşluğuna...
Sonra siz "Diyar" , "Diyar" dolaştığım
toprak evlerin çatısız ikliminden yağarsınız avuçlarıma...
Ahh ne severim bilirsiniz toprak kokusunu bir de...
Acısı taze hayallerimizi,
çorak topraklara ektik umutlu yarınlar adına ...
Ahh yürümeyi öğrenirken kanattık hep dizlerimizi...
Sonra siz çocukların diliyle konuşmak için sürdünüz ayaklarımı,
Kumdan kaleler yapılan,
kadınların gece sohbetlerinde çekirdek kokusuna karışan...
O "yere"...
"yalnızlığımın karşısına oturduğun vakit
gülümseyişine taktığın utangaç bulutlarından
tütünlü bir yorgunluk yağdırdım
aslında bas bas bağıran dudaklarımın
dudaklarına değişi suskun bir ilki öldürdü"
Eh ben susayımm cancağzımmm :) şiirle ne çok konuştuk seninle ...
ebruuuuu tarafından 8/6/2014 11:41:01 PM zamanında düzenlenmiştir.