DÜŞÜK YOĞUNLUKLU PRENHALARLA MUTLU LAVLARATanrı oğulları ve tanrı kızlarına ...................................... Ölü denizden çıkardım gözlerinizi çocukların kalbinden saklanan peygamber ölülerini getirdim size uykulularınza kaçan parça tesirli nice lavlarla böldüm ezik düşlerinizi affola lakin avuç içlerinizde biriken umarsız kan lavralarıyla gülmeyi getirdim size Diyorum ki gidip bir katilin alnında günah çıkarmak için kırk yamalı tanrılardan icazet almak- ya da bir filistin olmak, yüzünüzde kemoterapi yapılırken unuttuğunuz ne varsa, mesela cesetleriniz bir zangoçun dişleri arasında günahlar dolusu kadetrallerden dokuz ayaklı bir Haham olmak örümceklerin seremonisinde İbarahimi aramak puslu sularda yıkamak prenhaların peygamerlerini Şimdi siz bir elmaya uzanırken Esmanın yedi uzvu... Şimdi siz bir ekmeği bölerken yedi ton bomba şimdi siz öperken bir nefes hayatı korkarak ruhunuza çarpan yedi gün iki gömü getirdim size biri tarih biri tekerrür... Tırnağıma takılıp düşen maskeleriniz ya da aynalarınız, Gecenin ortasında tenha bir mezar taşı alnınız ya da yüzünüz Ve ben, cehenneminize komşu düşlerde en görkemli yalnızlığınız Kâinatın kıyısına vurmuş, Darvin amcanın elleriyle, Size masallar getirdim, tanrı oğulları ve tanrı kızları, Balçıkla sıvanmış büyük sancılarınıza yazısız kitaplar getirdim. Bir vahinin ilk cümlesiydi. Kalbimin dipnotu sev’ idim. burada çok güldüm, katıla,katıla gölgeme çünkü şizofrendim besmeleyle toprak yiyen iguananın dilindeki evcil karınca Çürük tuzla suya bıraktığın cesedim vardı ya? Çok mutluydu, çünkü insan zehriyle ölen penguenlerin Kayıp gökyüzü seyahatnamesiydim. Yedi kartal kalbinden geçtim görmediniz Bir eli yerde bir eli gökte’ tanrı da biliyor, Rüzgârın yazıp bozduğu kaderin naif oyununda Hikmetinden suâl olunmayan ilahi komedya varoluş mu yaratılış mı- döngüsünde ey soylu yenilgi; Kaldırın gölgemi kırıldı en ince yerinden. Neden bunca korku, telaş, keder, kıyamet Yirmi bir gram eksilirmiş insan ölürken... CC_ |
şiirleşen
aklını ekmeli