İNANCIM, İTİKATIM İMANIMSIN
İNANCIM, İTİKATIM İMANIMSIN
Onlar, fındık kabuğunu doldurmayacak bir konuda tartıştılar. Kadın, kocasına çok ağır sözler sarfettikten sonra, adamın kalbi duracak gibi oldu. Sendeleyerek salondaki üçlü koltuğa geri geri giderek oturdu ve uzun bir süre sustu. Boncuk boncuk terleyen adam yutkundu ve başını usulca kaldırarak karısına sakin bir ses tonuyla; Unutma ki, bu kronik vaka kangrene çevirirse, bu evde sadece bedenim kalır. Ruhum taşınır gider! Evden eksilen bir beden değil, sıcak bir nefes gider! Erin gider! Çocuklarının babası gider! Torunlarının dedesi gider! Dünün gider! Yarına dair hayallerin gider! Umudun gider! Geleceğe dair hayallerin gider! Küfrün gider! Kızgınlığın gider! Öfken gider! Ağlayacak omuzun gider! Gözyaşın gider! Hayata kahredişin gider! Kavrayacağın elin gider! Yükünü taşıyacak hamalın gider! Çöpünü atacak hizmetçisi gider! Paylaşacak sırdaşın gider! Yaslanacağın koltuk değneğin gider! Sığınma evin çöker! Kısacası küsecek dostun bile kalmaz. Sen bütün bunları kaybetmeyi göze alacak güçte değilsin! Bütün bunları göndererek kendini yalnızlığa mahkûm etme! Sen benim her şeyimsin! İnancım, itikatım imanımsın. Seni çok seviyorum deli kadın. Kadının gözleri doldu. Ağlamaklı bir şekilde yutkundu. Özür dilemek için haksız kibirine yenik düşmüştü kadın. Elini uzattı ve kapıyı gösterdi adama. Ve adamın dizleri titreyerek ayağa kalktı. Bir an içinden geçirdi. Mırıldanarak; “işte şimdi hem yetim, hem de öksüz kaldın. Sırtını döndü, seni seviyorum dedi ve kapıdan çıktı. İnancını itikatını imanını da yanına alarak ağır adımlarla uzaklaştı adam. Ve bir daha da geri dönmedi. Yıllar sonra, ölüm haberi gelmişti. Başka bir şehirde, uzun bir süre görmeynce komşuları polise haber vermişler. Kimlik kontrolü için baktıklarında, cebinden bir not çıkmıştı adamın. Şöyle yazıyordu notta; Sen benim her şeyimsin. İnancım, itikatım imanımsın. Seni çok seviyorum deli kadın. Efkan ÖTGÜN |