-Yoksun-Bir uzun yolculuk çıktığın, Dönüş beklemeyen ruhsuzluğum, Tüm iklimlere payidar. Arama boşa varlığını cümlelerde, Erinmişliğim kalıcı, Sen gidicisin.. ’’Kalbimde yaktım saçlarını bu kül bulutu ondan’’ Sisli gecelere ne kadar kaldı ki şunun şurasında, Bu yaz günü de geçer bilmiyorsun. Keder düştüğünde gözlerine, ’’üzülme’’ Dudak bükmek fayda etmiyor düşkünlüğe. An geçiyor damarda kan gibi gümrah, Saatlere aldanma takvim yaprakları boş, Hüzün düşüyor tırnak aralarından. Önce kalbin ağrıyor bilesin.. Sevmişliğim kalıcı, Sen gidicisin.. ’’Ellerimde yaktım varlığını bu gül kokusu ondan’’ Yokluğun bir ayna misali her sabah, Çalınmış hatıralarım, kelimeler kimsesiz. Fakir ruhum iki an ister gerisi ’’yalan’’ Yangın doğrusu, üşümek imkansız sen olmadan. Kıyamet kopmaya değin biriktirdiğim suskunluklarım, En ağır naralarla hesap bekliyor. Masallar suçsuz, şiirler masum. İsterim, Mahşer günü gönlüm ilk seni dilesin.. Bilmişliğim kalıcı, Sen gidicisin.. ’’Gözlerimde yaktım yarlığını bu düş korkusu ondan’’ Divanelik ne garip bir yalan oysa ki, Edepsiz cümlelerde gizli söylenmişlikler, Ne çabuk unutuldu, İki kalp arası git geller. Vakit sormuyorum tanıdıklara, Gün yoksunu kalbim an bekliyor, Emanetim yerlerde bi-çare hükümsüz.. -Liğme liğme sökülürken nefesim ciğerimden, Zemheri ayazlarda ısınmaz avuçlarım, Ölü tenime yüklemişim yokluğunu ’’düşünme’’ Yangın benim, Kül benim, Köz benim, Hala buz tutuyor omuzlarım, Neyleyim.. Uykusuzluğun kanı gözlerimde, Esaret ipini ortaya atan ellerin, Bu kördüğümü çözemez. Sen sabahın ilk ışığında, akşam güneşi gibisin.. Yanmışlığım kalıcı, Sen gidicisin.. ’’Sözlerimde yaktım hırsızlığını bu dün sorusu ondan’’ Ve Sen..! Sen yaralarımın galibi, Aşkımın mağlubusun. Kaybın yok hiçbir hususta ’’meraklanma’’ Bir ömür nihayetinde yaşadığım, İçinde sadece sen, Yoksun. Tükenmişliğim kalıcı, Sen gidicisin.. ’’Özlemimde yaktım arsızlığını bu son şiirim ondan’’ İsmail Yılmaz |