Acz ve Zülgecenin geninde zakkum alevlerini de yaktılar uykularımın bacaklarını kesiyordu kırkayaklar rüyalarımda koştum, azaldığıyla kaldı sonra adımlarım uzandım yine bir serinlik uyku diledim geçmişten şeffaf bir pençe kan benekli yatağım ben büyüklüğündeydi tavandaki her akrep reçeteli kapsüllere gizlenen zehir boğazımda ölüyordu diken dikli çığlıklarım uyandım yine parıldamıyordu uyandığımda sabah ıslak sigara izmaritleri kokuyordu başucumdaki bardak kilit kilitleniyor kirli daha da kirleniyordu dolabımda su ağlayış ama büyümüyordu çiçekler yastığımda onlar geliyordu aklıma benim yok adamlarım çok acılarım silinmişti ağzımın kenarına bırakılan her işaret uzun gitmiştim kendimden bırakarak kırıntılarımı kargalara uzun gitmiştim gerçeklerden kalıyordum hikayelerinde ama anlatmaları için daha daha sonra kendilerine şık görünmek isteyen o kadınlara ah onlar geliyordu aklıma boyunlarının üstüne olsun bu kuyu bu uyku bu ölüduyu hala susuyorsam boyunlarının üstüne olsun bu karanlık su kırıldı atların toynağı öldü bensesli sevişmeler dökülmüyor saçlarım omuzlarıma artık dağılmıyor aynalarımın buharı ağlamak gibi görünüyor her şey anlamak ise yokun da yok noktası şimdi biri dokunsa ağzımda çamurlaşacak her öpücük saklanacak güneşin altına buz katran çiğneyecek dişlerim çırptılar çünkü bana ölümü sırçrattılar kendi cehennemini ama mezrımın altında gizli gökyüzü altında gizli uzay nefes alıyorum, siz öldü sayın derin dikildi herkese bu gidiş umduğum gibi olmadı hiçbir seviş gnşk |