Siberi Değil Siperiyiz BirbirimizinŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İçimizin çok ama çok çocuklarına...
kendi kendimin balkonundayım ben diyeyim ön, siz anlayın arka bu gürültü biraz Kalamış’tan sizin kulağınıza biraz Kordon, onlarinkine Sakarya, biraz da Hakkari Çukurova yayımı gerdiğimde Ünye, o amazon ruhlara annemi özlediğimde Fatsa An(A)kara’dan bu sokak ondan, biraz şundan biraz da bundan kedileri hepimizin sahipsizliğinden bu rüzgar ise ya içimizin buzundan ya da nefesimizin hayrından tıkırtıları hiç sormayın onlar benim gelip giden aklımdan ya da genç süvarilerin yaşlı topuklarından frekansları önceden seçilmiş şarkılar bir boğazı temizler gibi bazı bazı sesleri ikiye böler gibi ya da içimizde çeviremediğimiz seslileri sessizleri de hiç sormayın aslında onları benden hiç duymayın kulaklarınızı O’na yaklaştırın duyamadıklarımızdadır bazen aklımız ensemdeki güneşi yakıyor sanmayın öpüldüğünde çıkacak yangın az kaldı üşüyen ellerinizi hiç çekinmeden ateşimizde sıvazlayın hepimizin penceresi birbirine bakıyor aynı şeyleri görmüyor aynı sokakta buğulanmıyor birlikte acıkıyor ama sokakla karnımız çorbacım’a hep beraber aşığız "Getir" götür bir tarafta dursun 28 liraya doymakta kararlıyız ya da doyurmakta gençliğimizi yaşlı bir Zerdüşt’ün genç aklında yaşlı adam, ben, sokak ve kedi alınmayın hadi sizi de sokağımız hep kendinden bildiydi karşı terastaki avukatın o şirin köpeği başını okşamadan taşınmasa çok iyiydi bir de şer’ab 2 kadeh diyelim biz siz anlayın 99 41’i kırık, 13’ü kayıp 7 ise kendini onun aklında yediydi :) 7 gün 7 gece yapılacak bir ziyafette siz görmediniz ama en güzel gelinliği giydi aklın telleri saçak saçak ellerinde inandığınız an kokan son gelin buketiydi sonra Ali’s geldi ve zıplamalarıyla sevildi o beyaz tavşanlar beyaz tenli kadınları gibi esmer rüyalarımızın her biri güçlü kuvvetli yaşamak karşısında her biri hisli, merhametli ve çoook sesli çok eşli değil yanlış anlamayın çoook eşsiz kalplerinin böceği sizi ısıranlarla asla karıştırmayın Siz bilmezsiniz ama bizim yaşadığımız camdan bir evdi yansımalarıyla sevildi, terk edildi, sonra yeniden sahiplenildi bazı pencerelerin hala açık perdeleri uçuşan ve uçuştuğu kadar tutuşan bir ev olmaya tutunan hep turuncu, en çok da turuncu her şeyden daha turuncu perdeleri kırmızı zannetmeyin bizi işaretleyen o yazgıyı siz hiç gökkuşağı gördünüz mü ekim yıldızlarıyla beraber duvarlarınızda çizmekle olmaz öyle siz hiç yansıttınız mı aklınızın renklerini kendiniz mercekli bir başka saydamlıkla üstelik gözlerinizden akanları duygusal bir yağmur saymadan onlar hiç yok’ladı mı sizi içinizin zehrini akıttı mı kendi içinin çiçekli şişesinden bir uzayıp bir kısaldı mı boyunuz kapılar hep aynıyken kapı deliklerini hiç mi hiç sormayın onlar gidecek bir kapısı olmayanların deliliklerinden gidecek bir kapısı olmayan kendilerinden ve kendi gibi bildiklerinden siz hiç biz oldunuz mu onları bırakıp gerçeğinde büyüttünüz mü içinizin imgelerini şarkılarını bildiniz mi şiirleriyle birlikte inanmanın biz sizin yerinize de olmaya yaklaştık ruhumuz suya vardı var olan hep yar olandı anladık onun aklından bizim kalbimizden sonra utandık hiç öpülmemiş alnımızdan GünAşk Ran’ca |
.
Uzun bir koridor çığlığı aslında. Geriye akış.