HÜZÜN ALT YAZILI ORATORYOEn güzel mevsim orda tanımı yapılmayan iki kelime sessiz fısıldamalara asılı öz gün bir kadın ağlarsa aynaya bakmalı yağmura serpinen yağmur bir şiir olur gözlerinde Lavlara sarılan ellerini öper haziran son masalcıdan dinlerken yer küre orada bölünür hafıza döngüsü kırılır tüm zamanların Yiğittik aslında şiirlerin yürek yeme ihtimalini hesaplardık çocuktuk, sen ben artı o şehir düşlerimiz rüzgar olurdu uçurtmalarda En çok ellerime tutsaktın yaz dönencesi girdap büyürdü hatırladıkca hüzün alt yazılı akşamlarda ’ve oradaydın kirpiklerine sürme çeken kuşlarla üç amog koşusu Gölgeler geçti üstümüzden ağır bir mavi oturduk sesizce bilinemez bir yere sonra bir güle su verdik resmin içine düşen o meryem papatya saydı orantısız kadim cesetler geçti üstümüzden hiçbir canlı dokunamadı sesimize çocukken çalınmıştı öznemiz bilinmedi Kalktık, geceydi yüzü açılmamış kefenleri yırtarak biır daha dokunmadık hiç bir tövbeye Benim yüzüm, artı senin yüzün su verirken toprağa ekil dedim sana o kadar dedim sana beni sevdikten sonra vejeteryan ol sonra dokun yağmura Senin suretin suçüstü karşı pencere de gülümsyen Ben diyorum sana diyorum çık balkona bütün yıldızları as uzun bir oratoryo tek ağlayış yetmez siyah olmasına mor bir gecenin Kopan her kıyamet sonrası - sana diyorum bileklerine taktığın hayat son renk - siyahta geçmişe gömülmüş gömüler şifresidir aşkın Her cümlenin sonuna bak hiç kül yağmadı kalbine ben bir dağın lavında sana gök kuşağı çizdiysem dokun.. Anla CC_ |
....
dua ile abim...