Yaşadığım tüm anıları sığdırdım’ da İstanbul’u sığdıramadım ben
Yaşadığım tüm anıları sığdırdım’ da İstanbul’u sığdıramadım ben
Şehrimin kapısına astım resmimi Giderken gözlerim ardıma baka kaldı Sessiz sedasız gidiyorum İstanbul’um İçime seni sığdıramadım Çok uzaklara gitme vakti geldi İstanbul ağlıyor ben ağlıyorum Ve bu gün son kez İstanbul’u içime sığdırdım Lakin ben İstanbul’da kalmışım Ya sen bana veda edecek misin İstanbul Beni kendinden silebilecek misin? Bak bana tahta kapıya resmimi çizdim Gözlerim hep ardıma bakacak Ve ruhum İstanbul’da kalacak Adım adım izleyecek sende kalan diğer yarım Bak gözlerime göreceksin sende kalan diğer yarımı Hep hüzünlü bakacak Ve ben İstanbul’umu içime sığdıramadım Eski bir taş duvar tahtadan da sessiz bir kapı gibiyim Senle geçmiş senelerimin hüzün yansımasıdır….. Şu kapıda gördüklerin Ve gidiyorum İstanbul’u içime sığdıramadım Ah siyah beyaz eski resimdeki ben Ah İstanbul’da sessizce gezinen ben Ve şimdi sessizce gidiyorum şehrimden Yaşadığım tüm anıları sığdırdım’ da İstanbul’u sığdıramadım ben Mahmudiye Düzkaya |