Saçlarının uzunluğu kadar, ömründe uzun olsun ...
Adam çayından bir yudum daha alarak, karşısındaki kadını pür dikkat dinlemeye devam etti ...
Kadın: Ben seni hak etmiyorum, sen benden daha iyileriyle, daha yaşanılası bir mutluluğu hak ediyorsun . Sevgin bana ağır geliyor, taşıyamıyorum artık inan; diyerek, son kelimelerini gözlerinden yanaklarına doğru sızan iki damla yaş ile noktaladı ... Adam, bir yudum daha aldı çayından ... Derin bir nefes de sigarasından çekti, ve suskundu yine ... Kadın, bir müddet karşısındaki bir çift göze, göz ucuyla bakakaldı ... Sonra aniden ayağa kalktı, ve adama titreyen ellerini uzattı, kuru bir elvedayı adamın avuç içlerine bırakmak adına ... Adam, oturduğu iskemleden doğruldu. Uzatılan avuçlara takıldı kaldı gözleri, uzatmak istemiyordu ellerini, ama karşısındaki gözler yalvarırcasına elini bekler gibiydi ... Elini uzattı adam, kadının saçlarını okşadı, yabancılaşmış gibiydi kadın, başını ufak bir hamleyle adamın parmaklarının arasından saçlarını çekti ... Suskundu adam, bir nefes daha çekti sigarasından. Gözlerini gri kentin bulutlarına doğru kaldırdı, sonra elinin tersiyle gözündeki buğuyu sildi ... Kadına doğru bir adım attı, Adam; ’’ Ömrün, ve bensiz mutluluğun, saçların kadar uzun ve güzel olsun ’’ dedi . Ve kadın, o günden sonra bir daha hiç uzatmadı saçlarını ... |