KIRK İKİNDİ YAĞMURLARIAğıt gibiydi tüm şarkıları Yüzleri hiç gülmemişti bin yıldır Aklara bürünmemiş, ak yüzler görememişlerdi Karalar içinde hep hüzün şarkılar söylemişlerdİ Bir yıl önceki kırk - ikindi yağmurları, Bu seneye de göndermişti yıkıntılarını. Boşunaydı onlarca, meltemli baharları beklemek, Boşunaydı,"hele bir hasat mevsimi gelsin " demek. Tüm buğdaylar ve de ötekiler kavuz kuruyacaktı, Sanki gazaba gelmişti o bonkör bulutlar Ne Nisan, ne de mayıs yağmurları yağacaktı. Ne bir talih, ne de bir kader yoksunluğuydu bu Oysa hiç dinmeyen hep o kırk - ikindi yağmurları Yıllar geçse de unutulmayacak hep hatırlanacaktı İnsanın tabiatı bozmasının acı bir sonucu Bu sene de açlığa, susuzluğa katlanılacaktı . Tabiatın gereği yaşamsal süreci varken, Birileri yazıp çiziyordu zul-met kitabını, Sonra da sunuyordu, "işte kaderiniz buradadır" diye, Hep egemenin kılıçları tepelerinde sallanıyor, Onlarsa tutsaklığın korkusu içinde kıvranıyordu. Ah bu insan! Nedense hep korkudan aradı çareyi Anlasa, bir anlasaydılar korkunun çare olmadığını, Aklın, en zor koşulların bile devası olduğunu, Öğrenebilseydiler her zorun oyun bozanlık olduğunu Zorlamakdan vazgeçmeyen, yol belleyen zorbalara Zor kullanmanın geçerli son çare olduğunu. KEMAL POLAT 24.05.2014 KAVUZ: Yöre lehçesince " içi boş, kabuk buğdaysız kurumuş başak" |
Şiirde saygı, sevgi aranır.
Beğendim…
....................................... Saygı ve Selamlar...