ölünüzgeçmişin gardiyanıyım ne kadar suçlu anı varsa hepsini kilitledim ışıksız hücrelere ne bir damla gözyaşı veriyorum ne de bir dirhem özlem acı çekerek ölsünler istiyorum elimde onlarca anahtarla duvar kadar hissizim çığlıklar yükseliyor penceresiz odalardan duyuyorum kimi bir çocuğun sesiyle haykırıyor kimi pamuk prensesin oysa hepsi cadı hepsi soytarı kapattım kulaklarımı acımasız ve umursuz’um ah ne çok yaktınız canımı ne zaman içimde bir mum yansa sizdiniz üfleyerek söndüren sizdiniz gülerken ağlatan öyle kalleşçe idi ki gelişleriniz baharımı beklediniz hep kışları beraber yaşamamışız gibi ne istediniz papatyalarımdan söyleyin çaldığınız gülüşler’imle ne yaptınız kahkahalarla gülsem yine de unutmazdım ki sizi niye hep haindi telaşlarınız biblo gibi saklamak isterdim oysa her birinizi kitabımın sayfalarında gül gibi kurutmak ve çıkarıp acıttığınız yerden öpmek koklamak biricik geçmişimi şimdi intikam saati madem ki yaşamayı bilemediniz o halde ölünüz |
Bu hangi ölümdür özetlememişsiniz ?
Bazilarına ölüm bile en çoktur bunu bilesiniz ?
Kimine kurtuluş,
Kimine yaşamı henüz sunuş,
Kiminin yaşamına sonsuz bir tuş,
Kimine öldükçe kendini buluş !
Kimine daha doğarken kader oyunu oynayış
Kimine de ölümler sayesinde yeniden doğuş...
Kimine...Vesaire. Vesaire... Vesaire...
Fakat anladım ben tabi ki;
"Şimdi intikam saati
Madem ki yaşamayı bilemediniz
O halde ölünüz..."
Senden mutluluk çalıp
Çalım atmak yaşama
Yok öyle yağma ?
Şu halde,
Alınız bir dilek benden de,
"Ölsünler" dilerim bir daha ?!
İki dilek,
Bir İNTİKAM" eder mutlaka ?...
Selametler dilerim "Gardiyanlığınıza !!!..."
Tebrik ederim ayrıca
Şiir harikanıza !!!....