NERDEN BİLECEKSİNİZÖyle bir akşamdı kırmızı bir günün siyah kurgusunda ben orda kumdan bir yontuyken şehir henüz eldivenini bile ısıtamzken camdan kuşlar göçüne firari yağmurlar eşliğinde bir taşa oturdu ıslak saçlarıyla Nisan- henüz cemre ceninken sesine sinmiş toprağın ve karıncaların üç temrin ugultusu kesik soluğunda üç ilmek- haydi şimdi orda rüzgarın olsun bu kırık ömür dedim Çalıntı zamanlardan bu hafıza kemoterapisinden öptüm ben hep geceleri suya bıraktığım hiç bir sözcük geri dönmedi gurbetine tanık ol ahvaline nice kıyam edildi sonra krokisi çizildi üç gölge boyunda hacimsiz yedi cellat sürgün edildi de içime- tanık ol- söz geçiremedi hükmüne ve hiç bir soruma cevap veremedi tanrı Unutma bir gamzelik gülesin diyedir göğü cam bir makasla kesme sebebim Anımsa yirmi molokülden seni betimlemek ve en çok da bir şiirde kırık bir fay hattından geçerken parçalanmıs atomlardan avuçlarına çizdiğim fazlardan ve en çokta evresi yarım ay olan beklemelerden geçen yer küre en son da eskimeyen duruşunda derin bir ödeşme ölümle yenilmeyen bir yanınla Eksilme olmaz çünki varız ben deyim Nü sen de Van Gogh Nisandır bu kararmaz ağzının kıyısında mağma Bağırıyorum bir çığlığın Anatomisinde duyuyor musun bütün dağların canına giyinen bulutlar gibi masum bir mevlevi ya da zerdüş semahı bir mağraya bırakıyorum yüzünü- unutma Sonra hep kendime çıkan sokağın kentin de öpüyorsun beni her yaranın tarikatına şerh koyarak yürüyorsun suya bakıyorum yedi gün yedi gece düşe yatan ruhuma d’okunuyor son kesit eski bir masaldan yitik hafıza ikiye bölünen bir kadar kesin sonuç beni seviyorsun CC_ |
...
nerden bileceğiz gerçekten de, bir başkasının yüreğini...
tebrikler abicim...